Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/23210 E. 2014/27455 K. 17.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/23210
KARAR NO : 2014/27455
KARAR TARİHİ : 17.09.2014

MAHKEMESİ : Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/05/2013
NUMARASI : 2011/650-2013/312

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı; davalının, dava dışı F.. İnş. Taah. San. Tic. Aş’den satın aldığı .. nolu daire için dava dışı şirkete olan 57.000,00 TL borcunu ödemekte sıkıntıya düştüğünü, 1 ay sonra ödemesi için davalıya 250.000,00 TL bedelli çeki keşide ederek, 18.000,00 TL sını kendi borcuna, 57.000,00 TL sını davalının borcuna, 175.000,00 TL sını da S.. isimli arkadaşının borcuna mahsup edilmek üzere dava dışı şirkete verdiğini, çekin adı geçen şirket tarafından gününde tahsil edilmesine rağmen davalının 57.000,00 TL borcunu ödememesi üzerine davalı hakkında icra takibi başlattığını, davalının takibe haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, tirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının kendisi adına borç olarak 3. şahsa herhangi bir ödeme yapmadığını, aksine kendisine olan borcuna karşılık ödeme yaptığını, davacının herhangi bir alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalının alacağının dayanağını ve miktarını gösterir herhangi bir delil sunmadığı, aksine davacının, davalının 3. şahsa olan borcundan dolayı davalı adına ödeme yaptığını ispatlayarak buna ilişkin belgeyi dosyaya sunduğu, davalının da bu ödemeyi inkar etmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptali ile takibin 57.000,00 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacağa işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalının borcunu dava dışı şirkete çek aracılığıyla ödemek suretiyle ödünç verdiğini ileri sürerek alacağının tahsili için takip başlatmış, davalı ise davacının, kendisine olan borcuna karşılık dava dışı şirkete ödeme yaptığını savunarak, akdi ilişkiyi inkar etmiştir. Davalının savunması gerekçeli inkar olup, akdi ilişkinin varlığını davacının ispat etmesi gerekir. Davada dayanılan 5 Şubat 2010 tarihli belgede davacı tarafından davalının 57.000,00 TL lık borcuna karşılık olarak dava dışı şirkete verilen paranın ne için verildiği yazılı olmadığı gibi, bu belgede davalının imzası da bulunmamaktadır. Hal böyle olunca sözkonusu belge, ödünç ilişkisini kanıtlamaya yeterli olmadığı gibi, yazılı delil başlangıcı olarak da kabul edilemez. HUMK’nun 288. maddesi gereğince miktar itibariyle olayda tanık dinlenmesi de mümkün değildir. O halde davacı iddiasını yasal delillerle ispat edememiştir. Ne var ki dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmış olduğundan bu konuda davacıya, karşı tarafa yemin yöneltmeye hakkı bulunduğu hatırlatılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece, yanlış değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 24,30 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.