Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/22972 E. 2014/2405 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22972
KARAR NO : 2014/2405
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2013
NUMARASI : 2012/550-2013/343

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, taraflar arasında her yıl yenilenen sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi düzenlendiğini, davalı idarenin 01.11.2007 – 30.11.2007, 01.12.2007 – 31.12.2007, 01.01.2008 -31.01.2008 ve 01.02.2008-29.02.2008 tarihlerini kapsayan dönemlerde, pratisyen hekim tarafından yapılan hasta takip sayısına karşılık olarak düzenlenen faturalar nedeniyle hak edişlerinden haksız ve mesnetsiz olarak kesintiler yaptığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000 TL’nin hakediş tarihlerinden, mahsup yapılan kısımlar için mahsup tarihlerinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslahla talebini 140.539,23 TL’ye çıkartmıştır.
Davalı, idari mevzuat ve sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi çerçevesinde yapılan işlemlerin yasal olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 140.539,23 TL’nin (10.000 TL’sinin 16.10.2012 dava, kalan 130.539,23 TL’sinin 29.05.2013 ıslah tarihinden itibaren) yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının ve davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, taraflar arasında sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi bulunduğunu, davalı kurum tarafından 01.07.2007 – 29.02.2008 tarihleri arasında pratisyen hekim tarafından verilen hizmetler için faturalandırılma yapıldığı gerekçesiyle hakedişlerinden haksız ve dayanaksız kesintiler yapıldığını ileri sürmüş, davalı ise taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre davacının pratisyen hekim ile hizmet veremeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, 26.04.2013 tarihli bilirkişi kurulu raporu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafından istihdam
edilen pratisyen hekimlerin davalının sigortalılarına sağlık hizmeti verdikleri, teşhis ve tedavi hizmetlerinin gereklerine uygun olarak yapıldığı, sigortalıların hastalıkları için ilaçların yazıldığı, bu ilaçların eczaneden davalı kurumun Medula sisteminden de onay alınıp temin edildiği, davalının da aksi yönde bir iddiasının bulunmadığı, söz konusu hizmetlerin bedelsiz kalamayacağı belirtilerek SUT’da yazılı uzmanlık dallarının yan dalı olarak belirtilen “diğer dallar” kodu ile faturalandırma yapılmasının uygun olduğu bildirilmiştir.
Taraflar arsında düzenlenen 19.07.2007 tarihli Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi’nin 3.1.6 maddesinde davacı tıp merkezinde uzman hekimlerin çalıştırılacağı, 3.2.3 maddesinde ise acil serviste en az bir uzman yada pratisyen hekimin istihdam edileceği düzen1enmiştir. Davacının sözleşme hükümlerine rağmen pratisyen hekim ile poliklinik hizmeti verdiği konusunda ihtilaf yoktur. Bu durumda ortada verilen bir hizmet bulunduğuna göre bedelinin de ödenmesi gerekir. Mahkemenin de kabulü bu yöndedir. Ancak öncelikle pratisyen hekimler tarafından verilen sağlık hizmetinin bedelinin hangi hükümler çerçevesinde ödeneceği konusunun açıklığa kavuşturulması gerekir. Davacı, pratisyen hekim tarafından verilen hizmetler için 2007 yılı SUT’unun EK: 10/B listesinde yazılı uzmanlık dalları sütünunda bulunan “Diğer Dallar” kodu ile faturalandırma yapmış ve mahkemece de buna itibar edilmiştir. Pratisyen hekimler için uzman kodu ile faturalandırma yapılmasında hukuka uyarlılık bulunmamaktadır. Mahkemece, davaya konu olan dönemde yürürlükte bulunan SUT hükümleri dikkate alınarak 2. basamak resmi sağlık kurumlarında ayakta tedavide, pratisyen hekimlerce verilen poliklinik hizmetleri için ödenecek fiyatın tespiti ile dava konusu pratisyen hekim hizmetleri için de bu meblağ üzerinden hesaplama yapılması için bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3-Davacı tacir olup, alacağın avans faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yasal faizi ile tahsiline hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının ve davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 24.30 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.