Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/22700 E. 2014/11186 K. 10.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/22700
KARAR NO : 2014/11186
KARAR TARİHİ : 10.04.2014

MAHKEMESİ : Konya Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 31/05/2013
NUMARASI : 2013/358-2013/455

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı Gazipaşa Beld. Başkanlığı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı iki adet A grubu devre mülkü belediyenin teminatına güvenerek davalı şirketten satın aldığını, sözleşme tarihinden itibaren 30 ay içerisinde teslim edileceğini taahhüt edildiğini, davalıların edimlerini yerine getirmediğini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak devremülkün değeri olan 7500,00 TL nin tahsilini istemiştir.
Davalılardan Belediye, devre mülk satımına ilişkin sözleşmenin tarafı olmadığını, 15 sene sonra Yargıtay HGK’nun 2010/13-516 esas 2011/6 karar nolu ilamıyla sorumlu tutulduklarım, bunu fırsat bilen diğer davalı G.. Ltd. Şti.’nin sayısı bilinmeyen eski tarihli yeni sözleşmeler akdettiğini, gelişen teknoloji ışığında ‘mürekkep yaş’ yöntemiyle bu tür sözleşmelerdeki imzanın atılış tarihinin tam olarak belirlenebildiğini, ödemelerin gerçekleşmediğini, şirketin ticari defterlerini ibraz etmediğini, bugüne kadar sayısı 300’ü geçen ve sadece bir kişinin 238 adet devre mülkü bu şirketten satın aldığının iddia edildiğini, devre mülk inşaatlarının yapı ruhsatlarının iptal edildiğinin hem yerel hem de genel basında defalarca yer aldığını, inşaata çivi çakmanın imkansız hale geldiğini, bu sebeple 1997 yılında edimin ifasının imkansızlığının anlaşıldığını, devre mülkle ilgili ihalenin de feshedildiğini, dönemin belediye başkanı ile meclis üyelerinin bundan dolayı cezalandırıldığını, Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/179 esas sayılı dosyası ile belediyenin %20 ortağı olduğu şirketin feshi için dava açıldığını, ayıplı ifa kapsamına giren davalarda zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu savunarak davanın zamanaşımı nedeniyle olmadığı takdirde esastan reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile 15000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olup hüküm davalı belediye tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava devre mülk satışı nedeniyle meydana gelen zararın tazminine yöneliktir. Davacı delil olarak bilgisayar çıktılı 15.02.1997 tarihli 999800.000 TL (eski) bedelli, 28 Temmuz -11 Ağustos dönemini gösteren devre mülk satış sözleşmesi ile iki adet kasa tahsilat makbuzu başlıklı nokta vuruşlu yazıcıdan elde edilmiş 4.5,1999 tarihli 50.400.000 TL, 5.7.2001 tarihli 300 milyon TL bedel içeren ödemelere ve 85 milyon TL bedelli çek alındı makbuzuna dayanmıştır. Davalı ise YHGK’nun 2010/13-516 E. 2011/6 K. nolu ilamının naylon sözleşmeler düzenlenmesine aracı kılınarak dava kazanılmasının kötüye kullanıldığını, satış tarihinden sonra düzenlenmiş sözleşmeler olabileceğini, ödemelerin belediye kasasına girmemesi nedeniyle tüm belgeler üzerindeki imza, yazı ve rakamların mürekkep yaş (yazı yaşı tespiti) yöntemiyle düzenleniş tarihinin belirlenmesi gerektiğini talep etmiştir. Davacının tazminata hak kazanması için şirkete yaptığı ödemelerin yasal delillerle ispatlanması gerekmektedir. Sözleşme ve ödeme belgeleri davalı şirketin ticari defter ve belgeleri ile doğrulanmamıştır. Sözleşme silinti, ekleme ve kazıntılar içermekte olup bunlar ayrıca paraf edilmediği gibi kendi içinde çelişkiler içermektedir. Mübrez belgede yalnız bir dönem devre mülk yükümlenilmişken sonradan ilave yapılarak iki döneme çıkarılmıştır. Bununla birlikte ödemeler toplamının yaklaşık bir dönem devremülk bedeline tekabül etmesine karşın, iki dönem üzerinden tazminata hükmedilemez. Ayrıca davacının sözleşmede tapu tesliminde bakiye bedeli ödeyeceğini taahhüt etmesi, davalının edimini ifa etmesinin imkansızlığı yani tapunun verilmeyeceğinin 2003 yılında kesinleşmiş olması karşısında, taahhüt altına alınmış bedelin, alacak muaccel olmadan ödenmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu nedenle davalı belediyenin sahtecilik savunması doğrultusunda araştırma yapılmalı ve ödeme belgeleri üzerinde uzman bilirkişiden taraf ve yargı denetimine uygun rapor alınması gerektiğinde ispatlanan kısım oranlanarak tazminata karar verilmelidir. Hal böyle olunca sözleşme ve ödeme belgelerinin sıhhati ispatlanmış gibi davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
2- Temyiz nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle mahkeme kararının temyiz eden yararına BOZULMASINA 2. bende göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 262.00 TL harcın istek halinde davalı Gazipaşa Beld. Başkanlığına iadesine, 10.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.