Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/21790 E. 2013/24988 K. 10.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21790
KARAR NO : 2013/24988
KARAR TARİHİ : 10.10.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının kat ihtarına rağmen kredi kartı borcunu ödemediğini, tahsili için yapılan takibe de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 3.496,98 TL. Üzerinden itirazın iptaline ve %40 tazminata karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Mahkemece, %42,60 faiz oranı uygulanarak işlemiş faiz hesaplanmış ve yine asıl alacağa %42,60 temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmiş ve davalı da uygulanan faiz oranının fahiş olduğunu savunmuştur. Uyuşmazlığın Dairemiz incelemesine geldiği aşamada 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 2. maddesinde, “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanır” denildikten sonra, görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlığını taşıyan 7. maddesinde aynen “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır.” düzenlemesi getirilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 88. maddesindeki “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak
yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz ” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; uyuşmazlığın çözümü bakımından karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan ve halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6098 sayılı TBK 88 ve 120. maddelerinin ve 6101 sayılı yürürlük Kanununun somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının irdelenip değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar değerlendirildiğinde, TBK’nun 88 ve 120. Maddelerinin emredici nitelik taşıdığı ve taraflar ileri sürmese de re’sen gözetileceğinin kabulü gerekir. O halde faize ilişkin TBK’nun 88 ve 120. maddelerinin uygulama şeklinin irdelenmesi gerekmektedir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, 3095 sayılı Yasaya göre belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamayacağı gibi, uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı da, sözleşmede kararlaştırılmışa, bu oran (sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı), 3095 sayılı kanun gereğince belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacaktır.
Hal böyle olunca, mahkemece yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde fazla faiz oranı uygulanarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ:Birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 10.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.