Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/21315 E. 2014/1269 K. 20.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21315
KARAR NO : 2014/1269
KARAR TARİHİ : 20.01.2014

MAHKEMESİ : Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2011/320-2013/260

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, Ana Bakım Merkezi komutanlığının ihtiyacı olan 250.000 kg kauçuk alımı yapmak üzere açılan ihale sonucu davalı ile 29.09.2009 tarihli sözleşme yaptıklarını, davalı tarafından sözleşmeye konu mal tesliminin süresinde yapılmaması nedeniyle sözleşmenin feshedilerek teminatın irat kaydedildiğini,aynı malın alımı için yapılan yeni ihale sonucunda daha yüksek bir fiyattan sözleşme yapılarak mal alınması nedeniyle zarara uğradıklarını belirterek; 508.538 TL zararın, 5 07.500 TL’nin sözleşme tarihinden, 944 TL ihale giderinin ise ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, İhale konusu malın en büyük üreticisinin Vietnam olduğunu, Vietnamdaki satıcı şirket lehine bankada akreditif işlemi yaptıklarını, mücbir sebeb teşkil eden tayfun nedeniyle ürünün sağlanamadığını, satıcı firmanın fiyat farkı talep ettiğini, fiyat farkını kabul etmelerine rağmen sözleşmesi süresi içinde teslim edilmeyeceğinin anlaşılması nedeniyle idareden ek süre talep ettiklerini, ayrıca akreditif açan bankanın parayı bağlı tutması nedeniyle başka piyasalardan da ürün temin edemediklerini savunmuştur.
Mahkemece davalının savunmasına konu hususun mücbir sebeb olarak değerlendirilemeyeceği ve davalının sözleşmeye göre edimini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davacı, idarenin ihtiyacı olan kauçuk malzemesinin temini amacıyla yapılan sözleşmeye göre davalı tarafından süresinde mal tesliminin yapılmaması nedeniyle sözleşmenin feshedilerek yapılan yeni ihale sonucu aynı malın daha yüksek bedelle satın alınması nedeniyle doğan idare zararının tahsili isteminde bulunmuştur. Davalı ise savunmasında, sözleşmeye konu malın alımı için anlaşma yapılan satıcı firmanın bulunduğu ülkede meydana gelen tayfun felaketi sonucu süresinde teslimat yapılamadığını ve malın alımı için ayrılan paranın söz konusu ülkedeki şirket lehine akreditif açılmasından dolayı bankadan çekilememesi nedeniyle bir başka
yerden mal temin edilemediğini savunarak mücbir sebeb nedeniyle edimin ifa edilemediğini, davanın reddini dilemiştir.
Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeniyle değişmiş olsa bile borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. İlke bu olmakla birlikte taraflar arasında yapılan 29.09.2009 tarihli sözleşmenin 25.1.maddesinde mücbir sebebler nedeniyle süre uzatımı verilebilecek haller sayılmış olup, sayılan haller arasında doğal afet durumu da mücbir sebeb olarak değerlendirilmiştir.
Davalı savunmasında, dava konusu malın ithali sırasında ortaya çıkan mücbir sebeb nedeniyle davacı idareden sözleşmeye göre süre uzatım talebinde bulunduğu halde bu talebin kabul edilmediğini belirtmiştir. Nitekim dosyaya davalı tarafından sunulan 23.11.2009 tarihli dilekçe ile davacı idareye başvurarak süre uzatımı talebinde bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının savunmasına konu Tayfun felaketi ile bu kapsamda gerçekleşen satıcı firma lehine akreditif açılmasına dair işlemlerin sözleşmeye göre mücbir sebeb olarak kabul edilip edilemeyeceğine ilişkin husus ithalat ve ihracata konu gümrük işlemleri ile Uluslar arası ticaret hukuku ve uygulamasına vakıf uzman bilirkişilerden alınacak bilirkişi heyet raporu ile değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir. Mahkemece her ne kadar bu konuda bilirkişi raporu alınmış ise de, görevlendirilen bilirkişinin uzmanlık alanının farklı olduğu ve bilirkişi raporunun yeterli inceleme içermediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde konusunda uzman bilirkişilerden alınacak rapor sonucuna göre gerekli değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma sebebine göre davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA,(2) nolu bentte açıklandığı üzere bozma nedenine göre davacının tüm ve davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 20.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.