Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/21209 E. 2014/781 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21209
KARAR NO : 2014/781
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2013
NUMARASI : 2010/694-2013/198

Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalı şirket tarafından 1657 parselde inşa edilen Defne Blok’tan bağımsız bölüm satın alan dava dışı Ö.M.. K…’den 28.07.2008 tarihinde daire satın aldığını, ortak alanların projesine aykırı yapılması nedeniyle dairesinin değer kaybına uğradığını, bu konuda tespit yaptırıldığını ileri sürerek hatalı ve eksik imalatların giderilme bedelinin arsa payına oranlanarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 13.898,00-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, davacı ile hukuki ilişkisinin bulunmadığını, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, taşınmazda ayıp ve eksik imalat bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 9.982,00 TL maddi tazminatın 4.982,00 TL’sine 13.12.2012 ıslah tarihinden itibaren değişken yasal faiz oranı uygulanmak sureti ile hesaplanacak işlemiş faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya yönelik isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2013/21209 20141/781
2-Dava, davalı şirket tarafından inşa edilen Defne Blok’un ortak alanlarında eksik ve ayıplı yapılan işler nedeniyle davacının satın aldığı dairede meydana gelen değer kaybının tazmini talebine ilişkindir.
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, Borçlar Kanunu’nun bu konudaki 198. maddesi uygulanacaktır. Borçlar Kanunu’nun 198. maddesine göre, alıcı, teslim aldığı malı örf ve âdete göre, imkân hâsıl olur olmaz muayene etmek ve satıcının tekeffülü altında olan bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya derhal ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda adi bir muayene ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olup da, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da derhal satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. Borçlar Kanunu’nun 198. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz. Somut olayda, mahkemece, gizli ayıpların anlaşılabilmesinin teknik bilgiyi gerektirmesi, kullanılmakla ve zamanla ortaya çıkması nedeni ile davacının dava açmakla ayıp ihbarında bulunduğu gerekçe gösterilerek gizli ayıplar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. BK’nun 198.maddesi hükmü ile gizli ayıplar yönünden kendisine yüklenen “derhal ihbar” mükellefiyetini yerine getirip getirmediğini ispat yükü davacıdadır. O halde öncelikle, BK. 198. maddesi gereğince, gizli ayıplar yönünden ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda tarafların delil ve karşı delilleri sorulmalı, toplanan delillere ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Defne Blok, 2. Kat, 8 numaralı bağımsız bölümün davalı şirket tarafından 12/11/2003 tarihinde dava dışı F..Y..’a satıldığı, F..Y..tarafından 02/12/2004 tarihinde dava dışı Ö.. M.. K..’ye satıldığı, 28/07/2008 tarihinde de Ö.. M.. K.. tarafından davacıya satıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınarak tespit edilen eksiklikler yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda bahsedilen eksik işlerin davalı tarafından taahhüt edilip edilmediği konusunda dosya kapsamında bir bilgi ya da belge mevcut değildir. Bu durumda davaya konu ortak alanların proje ve eklerinin celbi ile davacının eksik iş iddialarının 2013/21209 20141/781
değerlendirilmesi, bu yönde gerekirse yeniden keşif yapılmak suretiyle bilirkişilerden ek rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.