Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/20877 E. 2014/22642 K. 02.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20877
KARAR NO : 2014/22642
KARAR TARİHİ : 02.07.2014

MAHKEMESİ : Giresun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 14/03/2012
NUMARASI : 2010/173-2012/69

Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davalı vekili avukat Ş.. K.. ile davacı vekili avukat H.. A..’nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacılar, müteahhit olan davalı Necat’tan kaba inşaat halinde iken daire satın aldıklarını, davalı Murat’ın noterden düzenlendiği gayrımenkul satış sözleşmesi ile sorumluluk üstlendiğini, inşaatın tamamlanarak teslim edilmemesi üzerine işçilik dahil bir çok kısmı kendilerinin tamamladıklarını ileri sürerek yapılan imalatın kendileri tarafından yapıldığının tespitine, işgalci sıfatlarının kaldırılmasına ve yaptıkları imalat nedeniyle daire fiyatlarındaki artışın tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Necat, yargılamaya katılmamıştır.
Davalı Murat, eda hükmü içermeyen tespit davası açmakta davacıların hukuki yararının olmadığını, davacılarla arasında sözleşme ilişkisinin olmadığını, husumet nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiğini ve sorumluluğunun olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda davacıların yaptığı imalat bedelleri ayrı ayrı tespit edilerek davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Murat tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar dava konusu satın aldıkları dairelerin davalı müteahhit tarafından tamamlanmadığı, kaba inşaat halinde iken kendileri tarafından tamamlanarak mevcut hale getirildiğini ve bir çok imalatın işçilik dahil kendileri tarafından yapıldığını iddia ederek yapılan imalatların kendileri tarafından yapıldığının tespiti talebiyle eldeki davayı açmışlardır. Davacıların davası tespit davası niteliğinde olup 10.05.2010 tarihinde 6100 sayılı HMK yürürlüğe girmeden açılmıştır. Bir davada “hukuki yararın varlığı”, davanın konusuna ilişkin dava şartlarından biridir. Davacının, dava hakkına sahip olması dava açabilmesi için yeterli olmayıp ayrıca, dava açmakta hukuki yararının da bulunması gereklidir. Dava ile erişilmek istenen amaç, aynı güvenle fakat daha basit bir yol ile gerçekleşebilecekse o konuda dava açılmasında hukuki yarar yoktur. Aynı şekilde eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacıların eda davası açabilecek iken tespit davası açmakta hukuki yararının olmadığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca; mahkemece, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 2.7.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.