Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/20443 E. 2014/4474 K. 20.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20443
KARAR NO : 2014/4474
KARAR TARİHİ : 20.02.2014

MAHKEMESİ : Bursa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2012
NUMARASI : 2011/721-2012/644

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, DSİ tarafından inşaa edilen sulama ve kurutma tesislerinin 29.5.2000 tarihli sözleşme ile davalıya devir edildiğini, bu tesisin hizmet sahası içindeki parsellerin malikleri tarafından drenaj kanalındaki suyun tahliye edilmemesi nedeni ile ekili olan fidanlarının zarar gördüğünden bahisle idare mahkemesinde tazminat davası açtıklarını ve davalı ile birlikte kendisinden müteselsilen tahsiline karar verildiğini ve bu bedelleri ödemek zorunda kaldıklarını, davalının sözleşme gereğince tesisin bakım ve onarımını gereği gibi yerine getirmediğinden sorumlu olduğunu ileri sürerek, ödenen 304.719 TL.nin faizi ile rücuen ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, zararın bakım ve onarımın yapılmamasından değil tesisin kurutma kanalarının yetersizliğinden oluştuğunu bu nedenle sorumluluklarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalı arasındaki 29.5.2000 tarihli sözleşme ile, davacı DSİ tarafından inşaa edilen sulama tesisinin işletme ve bakımını yapmak üzere devrolacağı açıklandıktan sonra, 3. maddesinde tesisin işletilmesi ile ilgili hizmetlerin devralan tarafından yapılacağı, 4. maddesinde; bakım onarım hizmetlerinin devralan tarafından zamanında ve tam olarak yapılacağı, aksi halde bu işlerin DSİ tarafından yerine getirileceği, 5. maddesinde, bu bakım ve onarımın DSİ’nin direktifleri doğrultusunda yapılacağı, 6. maddesinde; tesisin işletme bakım ve onarımının talimatlara aykırı yapılması veya gereği gibi yapılmamamsı nedeni ile meydana gelecek zarardan devralananın sorumlu olacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Yine tesisin işletme sahasındaki parsellerin malikleri tarafından idare mahkemesinde açılan davalarda, tazmini istenen zararların parsellerin bitişiğindeki kanalda durgun halde bekleyen ve drene edilmesi gereken suyun sızması neticesinde meydana geldiği ve bu kanalların bakım ve onarımının davalıların sorumlu olduğu kabul edilerek müteselsilen tahsiline karar verildiği ve tazminat tutarlarının davacı DSİ tarafından ödendiği hususu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bilirkişi raporuna atıf yapılarak tesisin her türlü muayene ve kontrol yükümlülüğünün tesisi işleten davalıda olması nedeni ile ve davacının bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı idarenin davalıya karşı rücuan tazminat talebinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi açısından taraflar arasındaki protokol hükümlerinin değerlendirilmesi önem taşımaktadır. 29.5.2000 tarihli devir sözleşmesinin irdelenmesinde, tesis ile ilgili yapılacak bütün çalışmalarda 4. maddeye göre oluşturulan kurulun hazırlayacağı rapor doğrultusunda davacı DSİ’nin teknik organizasyonu ve direktifi ile işlerin yapılacağı davalı birlik tarafından yapılmadığı takdirde davacı DSİ tarafından bakım ve onarımın yerine getirileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Kesinleşen İdare Mahkemelerinin hükme esas aldığı 1.2.2010 tarihli bilirkişi raporunda da, drenaj kanalının eğimin çok az olması ve standartlara uygun yapılmaması nedeni ile işlevini yerine getirmediği, zararın meydana gelmesinde drenaj kurutma kanallarının bakım ve onarımının yapılmamasının kesin olarak etkili olduğu bu nedenle drenaj kanalının bir tahliye kanalından ziyade bir toplama kanalı özelliği taşıdığı ve aşırı yağışlarda su tahliye özelliği çok az olan kanalda su seviyesinin yükselerek taşkınların çevre parsellere zarar verdiğinin açıklandığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan protokol hükümleri ile bilirkişi raporunun değerlendirilmesinde, tazminata konu zararın oluşmasında davacı idarenin de müterafik kusurunun bulunduğu kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 4.525.10 TL harcın istek halinde iadesine, 20.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.