Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/19762 E. 2014/34111 K. 04.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19762
KARAR NO : 2014/34111
KARAR TARİHİ : 04.11.2014

MAHKEMESİ : Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/02/2013
NUMARASI : 2009/948-2013/163

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, taraflarca imzalanan protokol gereğince taşınmazın kültür tesisi yapılması karşılığında bedelsiz olarak devir edildiğini, davalının protokole aykırı davranarak taşınmaz üzerinde inşaat yaptırıp ticari amaçlı kullandığını ve kat mülkiyeti tesis ederek üçüncü kişilere sattığını ileri sürerek taşınmazın aynen iadesine, mümkün olmaz ise taşınmaz üzerinde inşaa edilen bağımsız bölümler için şimdilik 10.000.00 TL’sının ve arsa bedeli olarak 5.000.00 TL’sının tahsilini istemiş, ıslah dilekçesiyle davalının uhdesinde kalan bağımsız bölümlerin değeri olan 4.463.100.00 TL’sının yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, alınan idari kararlar sonucunda dava konusu taşınmaz üzerinde inşaat yapıldığını, tüm işlemlerin yasal olduğunu ve protokole aykırı davranılmadığını, davacının muvafakati ile eğitim ve sağlık birimlerinin inşaa edildiğini ve taleplerin haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 4.463.000.00 TL’sının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nın 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış, 297. maddenin 2. fıkrası ile “Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yapılmış olup HMK’nın 298/2 maddesinde “gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz” hükmü mevcuttur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; az yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve içtihatlar gözetilmeyerek mahkemece, kısa kararda “Davanın kabulü ile 4.463.100.00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya verilmesine” yazılmasına rağmen gerekçeli kararın hüküm kısmında “Davanın kabulü ile 4.463.000.00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya verilmesine” yazılmakla tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmıştır. O halde; mahkemece, 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilebilmesi için usul ve yasaya aykırı olan hükmün bozulması gereklidir.
2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 4.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.