Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/19732 E. 2014/22664 K. 03.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19732
KARAR NO : 2014/22664
KARAR TARİHİ : 03.07.2014

MAHKEMESİ : Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/02/2013
NUMARASI : 2012/273-2013/138

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil A.. A.. ve vekili avukat A.. O.. ile davalı E.. Turz. Tic. Ltd. Şti vekili avukat M.. K.. Y..’un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, taraflar arasında düzenlenen 06.06.2005 tarihli sözleşme ile taşınmazını davalı şirkete sattığını, sözleşmeye göre 110.000 Euro’nun tapu devri esnasında ödendiğini, bakiye 140.000-Euro’nun ise 31.07.2005 ve 31.08.2005 vade tarihli senetlerle ödeneceğinin kararlaştırılmasına rağmen ödenmediğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000 Euro alacağının tahsili için açtığı kısmi davanın Alanya 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/333 Esas 2011/451 Karar sayılı dosyasında kabul edildiğini ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini ileri sürerek bakiye 130.000 Euro’nun dava tarihindeki kur üzerinden bedeli olan 304.538-TL’nin ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket, davacının da bilgisi dahilinde dava konusu taşınmaz hakkında başka bir mahkemede dava açan Alman vatandaşına 65.000 Euro ödeme yaptıklarını, yine 75.000-Euro bedelin ise 06.08.2007 tarihli ibraname ve teslim tutanağı ile diğer satıcılara ödendiğini, senet asıllarını kendilerinde olduğunu, davacıya borçlarının bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının daha önce açtığı kısmi dava kesinleşmiş ise de, davalı tarafın aynı davada bile savunmasını değiştirebileceği, davalının yeni savunmasının hükme esas alınabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalıya taşınmaz sattığını, satış bedelinin 110.000-Eurosunun tapuda devir esnasında ödendiğini, bakiye kısmının ise 06.06.2005 tarihli satış sözleşmesine göre 31.07.2005 ve 31.08.2005 vade tarihli senetlerle ödeneceği kararlaştırıldığı halde 140.000-Euronun ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000-Euronun tahsili için Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/333 Esas sayılı dosyasında kısmi dava açmıştır.Anılan mahkemenin 29.03.2011 tarih, 2010/333 Esas ve 2011/451 Karar sayılı ilamı ile, davacının itiraza uğramayan adi yazılı sözleşme ile alacağının varlığını kanıtladığı, ispat yükü kendisine düşen davalının ise borcunun olmadığına veya ödendiğine ilişkin kanıt sunamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği ve kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 29.12.2011 tarih, 2011/10463 Esas, 2011/21120 Karar sayılı ilamı ile onandığı anlaşılmaktadır.Davacı, eldeki dava ile kısmi davada saklı tuttuğu bakiye kısmın davalıdan tahsilini istemiştir. Bir başka ifade ile dava, ek dava niteliğindedir. Mahkemece, davacının daha önce açtığı kısmi dava kesinleşmiş ise de, davalı tarafın aynı davada bile savunmasını değişterebileceği ve karşı taraf itiraz etmezse yeni savunmanın esas alınabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki her dava, kural olarak iki kısımdan; tespit ve eda kısımlarından oluşur. Davanın kısmi nitelikte olması halinde önceden açılan davada kesinleşen ilamın tespit kısmı, kalan kısım hakkında açılan ikinci davanın tespit kısmı için kesin hüküm oluşturur ve kuşkusuz bağlayıcıdır. Öğreti ve yargısal uygulamada; kısmi davanın retle sonuçlanması halinde tüm alacak hakkında kesin hüküm oluşacağı; kısmi dava kısmen kabul kısmen retle sonuçlanırsa her iki bölüm yönünden de kesin hüküm oluşacağı; kısmi dava tümüyle kabul edilirse de kararın tespit bölümünün açılan ek dava için kesin hüküm oluşturacağı kabul edilmiştir. Eş söyleyişle; kısmi dava sonunda davalının borcu ödemeye mahkum edilmesi veva kısmi davanın tamamen veya kısmen reddine karar verilmiş olması halinde taraflar arasındaki borç ilişkisinin varlığı ya da yokluğu da tespit edilmiş olur ki, bu tespit zorunlu olarak borç ilişkisinin tümünü kapsar. Bu nedenle kısmi dava sonunda verilen ve kesinleşen kararın tespite ilişkin bölümü sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturur.(Bkz. HGK.2007/15-126 E, 2007/210 K. 18.04.2007 tarih) Kısacası; ikinci davaya bakan mahkeme, kısmi davanın davalının sorumluluğuna ilişkin bu tespit bölümüyle bağlıdır. Burada davalının haksızlığı olgusu artık tartışılamaz hale gelmiştir. Zira, kesin hüküm bulunan bir konuda, mahkemenin bu yönün doğruluğunu yeniden araştırma ve inceleme konusu yapmasına olanak bulunmamaktadır. Bu yön kamu düzenine ilişkin olup, mahkemeler ve Yargıtay’ca res’en göz önünde tutulmalıdır. Açıklanan hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.02.1980 gün ve 1980/9-73 esas, 1980/186 karar sayılı; 02.06.1982 gün ve 1981/11-1130 esas, 1982/549 karar sayılı ve 09.11.1988 gün ve 1988/15-5/ esas, 1988/898 sayılı kararlarında da açıkça vurgulanmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı tarafından davalı aleyhine açılmış bulunan ve yukarıda ayrıntıları ile safahatı açıklanan kısmi dava taleple bağlı kalınarak sonuçlanmış; böylece davaya dayanak alınan hukuki ilişkinin varlığı saptanarak, davalının sorumluluğu da kesinleşen bu hükümle tespit edilmiştir. Bu kararın tespite ilişkin bölümünün sonradan açılan eldeki ek dava için kesin hüküm oluşturacağında kuşku bulunmamaktadır. Mahkemece, bu yön gözetilmeden kesin hüküm bulunan konuda yeniden araştırma ve inceleme yaparak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 24.30 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 3.7.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.