Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/18735 E. 2014/3587 K. 12.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18735
KARAR NO : 2014/3587
KARAR TARİHİ : 12.02.2014

MAHKEMESİ : Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2013
NUMARASI : 2003/589-2013/195

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı; Eczanesinin davalı kurumca yapılan 17.09.2001 tarihli fesih işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunun Ankara 22.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/466 esas,2011/96 karar sayılı kararı ile tespit edildiğini, ayrıca Ankara 2.AĞır Ceza Mahkemesinin 2002/55 esas sayılı dosyasında dolandırıcılık ve sahtekarlık suçlamalarından da beraat ettiğini, eczanenin fesihli kaldığı 17.09.2001 tarihinden tedbir yolu ile yeniden uygulanmaya başladığı 5.11.2002 tarihine kadar uğradığı gelir kaybı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1000 TL maddi tazminat ile 1000 TL manevi tazminatın davalı kurumdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile taleple bağlı kalınarak 1000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı eldeki dava ile; davalı ile sözleşmesinin haksız yere feshedildiğini ileri sürerek, yasaklı bulunduğu dönemde satamadığı ilaçlar nedeniyle uğramış olduğu kar kaybı ve zararın tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davacı ile davalı kurum arasında sözleşme düzenlendiği, sözleşme gereğince davacı eczacının davalı kuruma bağlı hastalara ait reçetelerdeki ilaçları temin ederek bedelini davalıdan tahsil ettiği, davalı tarafından anılan sözleşmenin 16.10.2001 tarihinde 2001 yılı protokolünün III.1.maddesinin (k) bendi uyarınca “sahte reçete tanzimi ve kullanılması” gerekçesi ile feshedildiği, fesih işleminin iptali nedeni ile Ankara 22.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/466 esas, 2011/96 karar sayılı dosyada verilen 17.05.2011 tarihli karar ile davanın kabulüne karar verildiği, sözleşmenin feshinin iptaline ilişkin karar Yargıtay denetiminden geçerek 13.06.2012 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın konusunun ise davalı kurum tarafından sözleşmenin feshi nedeni ile ortaya çıkan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece sözleşmenin 17.09.2001 tarihinde feshedilmiş olup, tedbir yolu ile yeniden uygulanmaya başladığı 5.11.2002 tarihine kadar talep edebileceği döneme ilişkin tazminat alacağı bilirkişi raporu doğrultusunda belirlenerek taleple bağlı kalınarak maddi tazminat talebinin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki matbu sözleşmenin “sözleşmenin feshini gerektiren hususlar” başlıklı III. Bölümünün 1.maddesinin (k) bendi “sahte reçete tanzimi ve kullanılması “halinde eylemin”7yıl” süre ile sözleşmenin feshini gerektirdiğinin belirtildiği bu nedenle sözleşmenin davalı kurum tarafından (7) yıl süreyle feshedildiği, davacı tarafından bu konudaki muarazanın giderilmesi için Ankara 22.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/466esas, 2011/96 karar sayılı dosyası üzerinden açılan davada neticeten “muarazanın önlenmesine”karar verildiği, verilen bu kararın dairemizce onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar, “sözleşmenin feshine ilişkin” muarazanın önlenmesi konusunda açılan dava, davacı yararına sonuçlanıp, kesinleşmişse de, davacı eczacının, “sahte reçete tanzimi ve kullanılması eylemi ile ilgili sahte reçeteleri kuruma fatura ettiği” sabit olup, davacının daha önce sözleşmenin feshine ilişkin işlemin iptali için açtığı dava davacının davalı kuruma fatura ettiği reçetelerin sahteliğini bilemeyeceği gerekçesi ile kabul edilmiştir. Davalı kurumun, sözleşmenin feshini düzenleyen yukarıda belirtilen hükme aykırı davranıldığı gerekçesi ile sözleşmeyi feshetmesinde, tazminat ödemesini gerektiren kusurlu bir davranışı bulunmamaktadır. Fesih hakkının kötüye kullanıldığından da söz edilemez. Davacı eczacı bu hükmü kabul ederek sözleşmeyi imzaladığına göre, kar mahrumiyeti iddiasında bulunarak tazminat isteyemez. Bu durumda mahkemece davacının gelir ve ücret kaybı ile ilgili talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenle, davalının temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2.bentte belirtilen nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 12.02.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle sözleşmenin haksız yere feshedildiğinin yargı kararı ile kesinleştiğinin anlaşılmasına göre kararın onanmasını düşündüğümden yüce çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılamıyorum.