Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/18555 E. 2014/6569 K. 10.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18555
KARAR NO : 2014/6569
KARAR TARİHİ : 10.03.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 6. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2012
NUMARASI : 2011/608-2012/957

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı K. Kon. İmar Plan Tur. Ulş. San. Ve Tic. A.Ş vekili Avukat H. E. E. ile davacı vekili Avukat M. Ç.’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının inşaa ettiği P.-Aydos konutlarından 5. Bölge 18 numaralı villayı 20.10.2006 tarihinde satın aldığını, 29.05. 2009 tarihinde ise tapu devrinin verildiğini ancak tanıtım, katalog ve vaziyet planına aykırı olarak, içinde açık kapalı yüzme havuzu, çocuk oyun alanları, sauna, hamam, spor salonu ve kafelerin bulunduğu 300 m2 lik alan içinde yer alan sosyal donatıların site dışında kaldığını belirterek taşınmazda oluşan değer kaybı nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, 80.000,00 TL nin dava tarihinden işleyecek değişen reeskont faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını ve sosyal donatılarla ilgili sözleşmede bir taahhüt olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 56.603,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, satış esnasında sunulan katalog, proje ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı villada oluşan değer kaybının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, tanıtım materyallerinde proje kapsamında ve vaziyet planı içersinde gösterilerek taahhüt edilen sosyal donatıların site dışında kaldığı, bu şekilde taahhüt edilen 300 m2 lik kısma ilişkin edimin hiç ifa edilmediği, eksik ifa nedeni ile değer kaybına hükmedilmiştir.
Davaya konu taşınmaz üzerinde yapılan keşif sonucunda alınan bilirkişi raporu ile sosyal donatının tastikli projede ve çap 2013/18555-2014/6569
Örneğinde 7297 ada 7 parsel sınırları içerisinde kaldığı, tanıtıcı broşürlerde sosyal tesis ifadesinin olduğu,29.05.2009 tarihli yönetim planının 2. maddesinde yerleşim planında yer alan tüm yapılaşmaların P. Aydos toplu yapı alanının bir parçası olduğu nun düzenlendiği ancak tesisin ve yüzme havuzlarının inşaa edildiği yapının site sakinlerinin kullanımında olmadığı ve özel bir şirket tarafından işletildiğinin belirtildiği görülmektedir
Uyuşmazlık; dava konusu olayda “ayıplı ifa” mı, yoksa “eksik ifa”nın mı söz konusu olduğu; burada varılacak sonuca göre satıcının sorumluluğuna gidilebilecek ihbar ve zaman aşımı süreleri ile talep hakkının kapsamının ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun (TKHK) 4. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Ayıp kavramı ile eksik iş ise birbirinden farklıdır. Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır.
Eksik iş ise; sözleşme konusu işlerin yapılmaması yani hiç yapılmayan iştir.
Eksik ifa ise, kanunlarımızda tanımı yapılmamakla birlikte, 4077 sayılı Kanunun 4. maddesinde sayılan ayıp kavramı içerisinde mütalaa olunmaktadır.
Yukarıda da ayrıntısı ile açıklandığı üzere; malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Kanunun 4.maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Davacının 20.10.2006 tarihinde satın aldığı villanın 29.05.2009 tarihinde tapu devrinin yapıldığı, davacının satın aldığı bu taşınmazla ilgili ayıp ihbarını, dava tarihinden önce davalıya bildirdiğine ilişkin bir delil bulunmadığı ve sonrasında 21.12.2011 tarihinde açtığı eldeki dava ile de, taahhüt edilen sosyal donatının site dışına alınması nedeni ile taşınmazda meydana gelen ekonomik eksikliğin tazminini istediği anlaşılmaktadır.
Davacının dava dilekçesinde tanımladığı bu durumun satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp olduğu, davalıların bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadıkları, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur.
Davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı da anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, 4.madde de konut satışlarında zaman aşımı süresi beş yıl olarak öngörülmüş ise de, konutu satın alan davacı, açık ayıp halinde, malı teslim aldığı tarihten itibaren otuz gün içerisinde satıcı veya malike ayıp ihbarında bulunur ise, bu durumda malı teslim aldığı tarihten itibaren beş yıl içerisinde 4077 sayılı Kanuna dayanarak dava açabilecektir.
Hal böyle olunca, dava konusu edilen sosyal donatılara ilişkin ayıp ihbarının süresinde yapılmadığından değer kaybına ilişkin talebin reddi gerekirken kabulü usül ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 966.00 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.