Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/18348 E. 2014/2301 K. 29.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18348
KARAR NO : 2014/2301
KARAR TARİHİ : 29.01.2014

MAHKEMESİ : Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2013
NUMARASI : 2011/532-2013/167

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı kurumla imzaladıkları Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi gereği bir takım branşlarda hizmet sunmayı taahhüt ettiklerini, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, Ağustos ve Ekim 2010 dönemine ait faturalarla ilgili yapılan incelemelerde toplam 416.888,29 TL mutabakat faiz kesintisi adı altında haksız kesinti yapıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL nin fatura tarihlerinden işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş, 20.3.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 420.691,68 TL ye çıkarmıştır.
Davalı, yapılan işlemin hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 420691,68 Tlnin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu bedelin 10.000 TL sine dava tarihinden,406888,29 Tl sine 20.03.2013 ıslah tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş ,hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK.nun 294.maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK.nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal 2013/18348 2014/2301
olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda, mahkemece hüküm kurulurken kısa kararda “davanın kabulü ile 10.000 TL nin dava tarihinden, 410.691,68 Tl nin ıslah tarihinden itibaren davalıdan tahsiline “ şeklinde karar verilmiş, gerkeçeli kararda ise “davanın kabulüne, 420691,68 Tlnin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,bu bedelin 10.000 TL sine dava tarihinden,406888,29 Tl sine 20.03.2013 ıslah tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline,karar verildiği gibi mahkemece gerekçede kısa kararda faize de faiz işletilecek şekilde hüküm kurulmuş olduğu ve bu hususun gerekçeli kararda düzeltildiği de belirtilmiştir. Gerekçeli karar ve kısa karardaki hükmün az yukarda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Mahkemece, az yukarda açıklandığı üzere ve 10.4.1992 tarih ve 1991/7 Esas 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi kısa karar ile bağlı kalınmadan, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, yeniden bir karar verilmesi için çelişkili olarak kurulan hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacının ve davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacı ve davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.