Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/18097 E. 2014/19151 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18097
KARAR NO : 2014/19151
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

MAHKEMESİ : Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2012
NUMARASI : 2006/621-2012/761

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı davalı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat Ö. F. geldi, davalı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, A. K. annesinden önce vefatı nedeniyle mirasının annesi H. M. K. intikal ettiğini,M. H. M. K. ölümü ile kendisinin mirasçı olarak hissedar olduğunu,A. K. Ziraat bankası hesabındaki parası, Ata yatırım menkul kıymetlerdeki 15.360 TL’sı ile A. K. alacağı olan 100.000 TL’nin davalıya verilen vekaletle tahsil edildiğini ve davalının A. K. intikal eden 4 adet taşınmazı bu vekaletle sattığı halde hissesine düşen bedeli kendisine ödemediği gibi taşınmazların gerçek değerinden düşük satılmış gösterilerek zarara uğratıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı ve diğer hissedarların verdiği vekalete göre bu hissedarların ve davacının bilgisi ve onayı dahilinde taşınmazların satılarak bedelini davacıya ödediğini,son olarak davacının annesine miras payına mahsuben 45.000 TL ödeme yaptığını davacınında bu ödemeyi kabul ettiğini,bankadan çekilen paraların muris H.nin Sağlığında çekildiğini ve ona verildiğini,dolayısıyla davacının talepte bulunamayacağını,murisin ölümünden sonra çekilen paralarında mirasçılara hisseleri oranında dağıtıldığını savunmuştur.
Mahkemece tanık beyanlarına itibar edilerek davacıya verilen vekalete dayalı olarak mirasa konu taşınmazların satış bedelleri ile bankalardaki paraların davalı ile mirasçılar arasındaki ilişki kapsamında mirasçılara dağıtıldığı halde davacının bunu yeniden dava konusu yapmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacıya murisinden intikal eden taşınmazların davalı vekil tarafından yapılan satışına dayalı olarak hissesine düşen satış bedeli ile murise ait hesaplardan davalının çektiği paraların tahsili istemine ilişkindir
Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesine dayanmakta olup, vekalet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında; vekilin talimata uygun hareket etme borcu, özen borcu ve hesap verme borcu gelmektedir. Vekil, vekalet verenin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (B.K.md. 392/1) Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler öncelikle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da çok açıktır.
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olaya bakıldığında davalının kendisine verilen vekalete dayalı olarak davacıya murisinden intikal eden taşınmazları üçüncü kişiye sattığı sabit olup,bu husus davalının da kabulündedir. Davalı savunmasında taşınmaz satış bedelini davacının bilgisi dahilinde annesine ödediğini, murisin sağlığında bankadan çekilen paraların murise ödendiğini,murisin ölümünden sonra çekilen paraların ise mirasçılara dağıtıldığını savunmuştur. Taraflar iddia ve savunmalarını yasal delillerle ispatla yükümlüdür. Bu kapsamda davalı savunması itibariyle taşınmaz satış bedelini üçüncü kişiye ödediğini ileri sürmüş ise de,davacı tarafından satış bedelinin üçüncü kişiye ödenmesine dair bu yönde bir talimat verildiğini veya davacının muvafakatının bulunduğunu,aynı şekilde bankadan murisin ölümünden sonra çekilen paralarında davacıya ve murisin sağlığında çekilen paralarında murise ödendiğini davalı HMK.’nun 200. maddeleri gereğince yasal delillerle ispat etmelidir. Müddeabihin miktarı ve taraflar arasındaki Akrabalık ilişkisinin niteliği itibariyle HMK.’nun 200 ve devamı maddeleri uyarınca davacının açık muvafakatı olmadıkça olayda tanık dinlenemez. Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları kapsamında tanık dinlenemeyeceği gözetilerek, dosya kapsamı itibariyle taraflarca gösterilen diğer yasal deliller değerlendirilmek suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde delillerin takdirinde hatalı değerlendirmeye bağlı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün kararı temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 16.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.