Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/16560 E. 2014/1628 K. 23.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16560
KARAR NO : 2014/1628
KARAR TARİHİ : 23.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2012
NUMARASI : 2009/3-2012/436

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, avukat olduklarını davalının vekili olarak dava dışı özel ..şirketinden olan alacağının tahsili için beş ayrı dosya ile icra takibi yaptıklarını yine tasarrufun iptali, iflasın ertelenmesi gibi pek çok davalarını takip ettiklerini ancak 29.11.2006 tarihinde haksız olarak azledildiklerini, vekalet ücretlerinin de ödenmediğini ileri sürerek, fazla hakları saklı kalmak kaydıyla 6.500 TL.nin azil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödetilmesini istemiş, ıslah ile talebini artırmışlardır.
Davalı, davacı avukatların dosyaları gereği gibi takip etmedikleri ve bilgilendirmediğini bu nedenle haklı olarak azil edildiklerini savunmuş, karşı dava ile de, gereği gibi takip edilmeyen dosyalar nedeni ile uğradığı zarardan şimdilik 6.500 TL. ile 20.000 TL. manevi tazminatın yasal faizi ile ödetilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile, 6.500 TL.nin dava tarihinden yasal faizi ile davalı-karşı davacıdan tahsiline, ıslah edilen talebinin zamanaşımı nedeni ile reddine, karşı davanın da reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı avukatların 5.9.2000 ve 27.8.2002 tarihli vekaletlerle icra dosyalarında ve muhtelif davalarda davalının avukatlığını yaptıkları, aralarında yazılı bir ücret sözleşmesinin bulunmadığı ve 29.11.2006 tarihli ihtarla azledildikleri dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Davacı avukatlar, azlin haksız olduğunu, yürüttükleri tüm hukuki hizmetler ile dava ve icra dosyalarından dolayı vekalet ücretlerinin tümünü hakettiklerini ileri sürerek ödetilmesi isteği ile eldeki davayı açmışlardır.
Davalı ise, dava dışı Özel .. Ltd.Şti.nden protokoller uyarınca verilen kambiyo senetlerinin tahsili ile borcun teminatı olarak verilen ipoteğin paraya çevrilmesine yönelik tüm hukuki işlemleri takip etmek üzere davacı avukatlara vekalet verdiğini, bu hizmetleri için 40.000 TL. ödeme yapıldığını ayrıca tahsil ettiği 40.000 doların da vekalet ücreti olarak davacılara bırakıldığını, ancak davacıların dosyaları gereği gibi takip etmediklerini, 2000/14506-14549 takip sayılı dosyalarda menkul hacizlerini takip etmeyerek nakde dönüştürmediklerini, gerekli kurumlara haciz yazılarının gönderilmediğini, protokollerde akdi faizin %4 olarak karalaştırıldığı halde, davacıların temerrüt faizi talep ederek kendisini zarara uğrattıklarını, dört icra dosyasını takipsiz bırakarak zamanaşımı nedeni ile icranın geri bırakılması kararının alınmasına neden olduklarını, alacağın teminatı olarak verilen ipotek belgesine dayanarak yasal takibat yapmadıklarını, davacıların görevini gerektiği şekilde özen göstererek yapmadıklarını, azlin bu nedenlerle haklı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Gerçekten de davacı avukatların, vekil olarak borçları BK’nun 389 (6068 sy md. 505) ve devam maddelerinde gösterilmiş olup, öncelikle vekilin BK.nun 390 (6068 sy 506 md.) maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. Şayet vekili görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, vekil edenin vekilini azli haklıdır. Avukatlık kanununun 174. maddesi hükmüne göre azil haklı ise avukatlık ücretinin ödenmesi gerekmez, haksız azil halinde ise ücretin tamamına avukat hak kazanır.
Mahkemece, bilirkişi raporunda davacı avukatın azlinin haklı azil niteliğinde bulunmadığının mütalaa edildiği gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak, mahkemece, davalının azlin haklı olduğuna dair savunması üzerinde gerektiği şekilde durulup araştırılmamıştır. Herşeyden önce numaraları bildirilen dosyalarda davacının görevini gereği gibi yerine getirip getirmediği, bir ihmal ve kusurunun olup olmadığı, davalı savunmasını karşılayacak şekilde somut olarak araştırılmamış, bu yönde bir inceleme yapılmamış, bilirkişi raporunda da bu husus üzerinde durulmamıştır. Öyle olunca, davacıların gerekli şekilde özen ve dikkati göstererek dosyaları takip ettiği, azlin haksız olduğu yönündeki mahkemenin görüşünün, doğru olup olmadığı denetlenememektedir. Zira kararda dosyalara göre değerlendirme ve belirleme olmadığı gibi, sadece genel bir ifade ile azlin haksız olduğunun açıklanması yeterli
değildir. Mahkemece davalının bildirdiği dosyalarda, davacıların bir ihmal ve kusurunun bulunup bulunmadığı, gerektiğinde bilirkişi aracılığı ile araştırılarak, azlin haklı olup olmadığı belirlenmeli, sonucuna göre, davalının karşı davası üzerinde de durularak bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan hususlar nazara alınmadan aksi düşüncelerle ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: 1. bent gereği temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 23.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.