Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/16061 E. 2013/28182 K. 13.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16061
KARAR NO : 2013/28182
KARAR TARİHİ : 13.11.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın reddine birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalılardan aldığı borç paraya karşılık 6.5.1999 tarihinde davalı … lehine 11.000 TL bedelli üst limitli/ipotek tesis ettiğini; ancak borcun vadesinde ödenmemesi sebebi ile bono düzenlendiğini, bu borcunda vadesinde ödenmemesi sebebi ile tekrar senet düzenlediğini, bu şekilde borca sürekli faiz işletildiğini, davalının hiç tahsilat yapılmamış gibi toplamda 32.000 USD bedelli 32 adet senet imzalattığını, 11.000 TL bedelli borç için daha yüksek miktarda ödemede bulunduğunu ileri sürerek ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takipte borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte davacının ipotek borcunu ödediğini yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiş ve aleyhine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir,
Birleşen … 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2006/612 Esas sayılı dosyasında davacı, asıl dosyada ileri sürdüğü sebeplerle davalı … …’ın 1.400,00 USD bedelli toplam 7 adet senedi babası diğer davalı … …’a ciro ettiğini, … …’ın da bu senetlerle kambiyo senetlerine mahsus icra yolu ile takip başlattığını, takibe konu senet bedellerini ödediğini ileri sürerek … 11. icra Müdürlüğü’nün 2006/4048 E. Sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptalini istemiştir.
2013/16061-28182
Birleşen dosyanın davalıları davanın reddini dilemiş ve davacı aleyhine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine ve birleşen davanın kısmen kabulüne, davacının 11.47 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, 11.000 TL’lik borcun vadesinde ödenmemesi sebebi ile davalının alacağına faiz işlettiğini, borcunu ödemek için bono tanzim ettiğini, bono bedellerini ödediğini, 11.000 TL’lik borç için toplamda 135.000 TL ödeme yaptığını ileri sürerek ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takipte ve 1.400 USD karşılığı olan 1.856,40 TL bedelli senedin tahsili amacı ile başlatılan takipte borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Miktar itibariyle davacının iddiasını yazılı belgeler ile kanıtlaması gerekir. Takibe konu miktarları ödediğine ilişkin yazılı belge bulunmadığına göre davacı iddiasını yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Ne var ki; davacı yemin deliline dayandığına göre mahkemece davacıya yemin hakkı hatırlatılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Davalılar, cevap dilekçesinde %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, mahkemece davalılar lehine hüküm kurulmasına rağmen davalı alacaklıların tazminat talepleri hususunda olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir. İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinin 4. fıkrasında “ Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde kırktan aşağı tayin edilemez.” şeklinde düzenleme mevcuttur.Temyize konu davada davacının talebi üzerine mahkemece 15.11.2006 tarihli duruşmada ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilerek her iki icra dosyası için takibin durdurulmasına karar verildiğine göre mahkemenin anılan yasa hükmüne rağmen kötüniyet tazminatına karar vermemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün davacı yararına, 3. bentte açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.