Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/15798 E. 2014/18813 K. 12.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/15798
KARAR NO : 2014/18813
KARAR TARİHİ : 12.06.2014

MAHKEMESİ : Tarsus 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/02/2013
NUMARASI : 2004/37-2013/43

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davalı Ö.. S.. Sağlık Hiz. A.Ş. vekili avukat N. A., vekili avukat H.M.ı ve vekili avukat S. O. E. ile davacı vekili avukat…. gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, İsviçre’de işçi olarak çalışmakta iken askerlik yoklaması için Adana Askeri hastanesine müracaat ettiğini, 3.1.2001 tarihli raporda sağ dirsek radio ulner synostoz tanısı konarak askerliğe elverişli raporu verildiğini, ancak bu sakatlığın tamamen giderilmesi için davalı hastaneye müracaat ettiğini , davalı doktorun hiç bir araz kalmadan lokal ameliyatla sağlam bir dirsek haline getireceğini bildirip 7.1.2002 tarihinde ameliyat edilip taburcu edildiğini, üç gün sonra rahatsızlanınca tekrar ameliyat edilip 20.1.2002 tarihinde taburcu edildiğini, askerlik işlemleri için Zürih Başkonsolosluğuna müracaatında 14.5.2003 tarihinde işlem gören belgede askerliğe elverişli olmadığının tesbit edildiğini, İsviçre yetkili makamlarınca emekliye ayrıldığını bildiren 3.12.2003 tarihli yazısında, malullük derecesinin % 91 ve 1 yıllık gelir kaybının 51.83 SFR olduğunun bildirildiği böylece 24 yıllık bakiye çalışma süresi için en az 1.320.000 TL. kazancından yoksun kaldığını ileri sürerek, fazla hakları saklı kalarak 25.000 TL. maddi ve 25.000 TL. manevi tazminatın dava tarihinden yasal faizi ile ödetilmesini istemiş, ıslah ile talebini artırmıştır.
Davalılar, davacıya sağ ön kolda radyal sinir felcine bağlı düşük el deformitesi nedeni ile operasyon uygulandığını, 11.1.2002 tarihinde ödem ve şişlik şikayeti üzerine alçısının çıkartılıp hemotomonu boşaltılıp tedavi edildiğini, ancak kontrole gelmediğini, bir kusurun bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 1.928.925,06 Tl maddi ve 25.000 TL. Manevi tazminatın dava tarihinden yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm; davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan kusur ve maluliyete yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davalıların kusuru nedeni ile oluşan maluliyet nedeni ile maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine ilişkindir. Yargılama aşamasında alınan Adli Tıp Raporu ile Üniversite kurulu raporunda, ameliyat öncesi sağ ön kolda supinasyon kısıtlılığı mevcutken ameliyat sonrası pronasyonda da kısıtlılık geliştiği , ön kolun rijid olduğu, ayrıca ameliyat sonrası sağ dirsek ekstansiyonunda 40 derece kısıtlılık, sağ el bileği eklem hareketlerinde ileri derecede kısıtlılık geliştiği gözününe alındığında, kusurlu bulunduğu ve % 60 oranında meslekte kazanma gücünde azalma olduğunun tesbit edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının maddi tazminata ilişkin kazanç kaybının hesabına ilişkin alınan mali müşavir bilirkişi raporunda, aylık gelirinin davacının bildirdiği şekilde 4741 SFR olduğu kabul edildiği ve asgari ücretteki artış oranları uygulanarak hesap yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak anılan rapor somut ve gerekçeli olmadığından yetersiz olup, hükme dayanak yapılamaz. Öyle ki, davacı tarafından dava dilekçesine ekli olarak ibraz edilen 3.12.2003 tarihli tercüme belgesinde bildirilen bir yıllık gelir kaybının 51.83 SFR olduğu kabul edilerek rapor düzenlendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece , davacının gelir ve kazancının ne olduğu hususunda bir araştırma ve inceleme yapılmamış, davacı tarafından ibraz edilen tercüme belgesine itibar edilmiştir. Bu nedenle anılan rapora göre karar verilmesi mümkün değildir. O halde, mahkemece davacının gelir durumunun ayrıntılı şekilde araştırılarak maddi tazminatın hesabı açısından aktüerya konusunda uzman bilirkişi kurulundan , kazanç kaybı açısından nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmalı ve hasıl olacak sonuca uygun karar verilmelidir.
3- Borçlar Yasası’nın 47. maddesi gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Dava konusu olayla ilgili dosyada bulunan kusur ve maluliyet oranlarını açıklayan raporlar da gözetilerek mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece somut olayın özelliklerine uygun, hak ve nesafet kuralları gözetilerek makul oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken fazla manevi tazminata karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
4-Davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davalıların kusur ve maluliyete yönelik temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. Bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalılar yararına BOZULMASINA,4. Bent gereğince diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, aşağıda dökümü yazılan 1.043,10 TL kalan harcın davacıdan alınmasına, 12.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.