YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13899
KARAR NO : 2014/14724
KARAR TARİHİ : 07.05.2014
MAHKEMESİ : Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2012
NUMARASI : 2008/100-2012/584
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı, davacı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılar vekili avukat T. A. Z. ile davacı vekili avukat M. E. T.’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 1976 yılında SS G. Arsa ve Yapı Kooperatifine üye olduğunu, kooperatif başkanlığını yapan davalıya sahibi olduğu … parseldeki taşınmazının kooperatifteki tüm haklarıyla birlikte satması için 09.01.2001 tarihinde vekaletname verdiğini, 2005 yılında Kooperatif yönetiminin değişmesinden sonra 18.05.2006 tarihli yazı ile yüklü miktarda aidat borcunun olduğunun bildirilmesi üzerine yaptığı araştırmada, davalının 12.01.2001 tarihinde taşınmazını dava dışı Mustafa Orhan’ a sattığını ve üyeliğinin satışa rağmen devam ettirildiğini öğrendiğini ancak davalının kendisine bu konuda bir bilgi vermediği gibi satış bedelini de ödemediğini ileri sürerek vekalet görevini kötüye kullanan ve hesap verme borcunu yerine getirmeyen davalının taşınmazın gerçek sürüm değerinin 12.01.2001 satış tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsili için şimdilik 10.000.00.TL’ nın yargılama sırasında verilen 17.05.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 44.424.60.TL’ nın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının vekaletnameyi satış amacıyla değil takas amacıyla verdiğini, davacının taşınmazının tapuda satış
Gösterilerek yerine takasla kooperatif içinde 3534/08 parsel sayılı taşınmazın davacıya verildiğini, davacının sonradan aidat borçlarını ödememesinden dolayı bu davayı açtığını, kendisine tahsis edilen yeni hissesini kooperatiften isteyebilecekken davacının kooperatiften istifa ederek kendisini zarara uğrattığını, talebin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile toplam 44.424.60.TL’ dan 10.000.00.TL’ nın dava tarihinden, 34.424.60.TL’ nın ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.
1-Her ne kadar Mahkemece, davaya konu taşınmazın davalı tarafından vekaleten 12.01.2001 tarihinde tapudan yapılan satış nedeniyle davacıya 44.424.60.TL ödemesi gerektiğine karar verilmiş ise de; Hükme esas alınan raporu hazırlayan 3 kişilik bilirkişi heyetine yargılama sırasında davalının savunmaları ve bu savunmalarından takas yönünden iddialarının da değerlendirilmesi için kooperatif defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına izin verilmesine ve ek rapor tanzimi sırasında da bu hususta özellikle ihtarat yapılmasına rağmen 3 kişilik bilirkişi heyeti tarafından kooperatif defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmadan rapor ve ek raporun düzenlendiği, yine 21.01.2010 tarihli bilirkişi raporunda 12.01.2001 satış tarihinde binanın 4.354.20.TL, arsa payının 9.090.00.TL olmak üzere toplam 13.444.20.TL olduğu, dava tarihi olan 07.03.2008 tarihinde bina değerinin 14.124.60.TL, arsa payının 30.300.00.TL olmak üzere toplam 44.424.60.TL olduğunun bildirildiği, 3 kişilik bilirkişi heyeti tarafından tanzim olunan bilirkişi rapor ve ek raporunda ise ilk bilirkişi raporuna atıf yapılmasına rağmen satış tarihi itibariyle taşınmazın rayiç sürüm değerinin 44.424.60.TL olduğunun bildirildiği, böylece iki rapor arasında satış tarihi itibariyle satılan taşınmazın rayiç değeri yönünden çelişki oluşturulduğu ve bu çelişkinin giderilmediği anlaşılmıştır. İleri sürülüş şekli ve dayanılan olgular çerçevesinde, davacının bu davadaki alacak isteminin, vekalet görevinin kötüye kullanılması, özellikle de, vekilin özen ve sadakatle iş görme ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranılması hukuksal nedenine dayandırıldığı çok açıktır. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. (B.K. md. 390/2) Eş söyleyişle, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (B.K.md. 392/1) Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da çok açıktır. Bu ilke ve kurallar altında somut olaya bakıldığında davalının gerek hesap verme ve gerekse, özen ve sadakatle iş görme yükümlülüklerine aykırı davranıp davranmadığının saptanabilmesi için, mülkiyetin geçerli bir şekilde devrinin sağlandığı 12.01.2001 tarihindeki koşullar ve özellikle taşınmazın o tarihteki rayiç değeri göz önünde tutulmalıdır. Mahkemece davalının özellikle takas yönündeki savunması da dikkate alınarak taşınmazın davalı tarafından üçüncü kişiye vekaleten mülkiyetinin geçerli bir şekilde devrinin yapıldığı 12.01.2001 tarihi itibariyle gerçek rayiç değerinin mahallinde yeni bir keşif ve kooperatif defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle tespit edilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 24.30 TL. temyiz harcının istek halinde davacıya, peşin alınan 659.70 TL harcın davalılara iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 7.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.