Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/13071 E. 2014/13966 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13071
KARAR NO : 2014/13966
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05/09/2012
NUMARASI : 2011/274-2012/530

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat M.. K.. ile davacı M… İnş. Tic. San. A.Ş vekili avukat H..Ş..ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalının talebi üzerine elden nakit borç para verip karşılığında senet aldığını, senedin vadesinde ödenmediğini, alacağın tahsili için icra takibine girişildiğini, yapılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, borç olarak elden nakit para almadığını, takibe konu senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ve şirket kayıtları incelendiğinde borçlu olmadığının ortaya çıkacağını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve takibin 30.000 USD üzerinden iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıya borç para verdiği karşılığında senet aldığı, senedin vadesinde ödenmediği gibi yapılan takibe haksız olarak itiraz edildiği iddiasıyla eldeki davayı açmış davalı hiç borç para almadığını savunmuştur. Mahkemece, senet altındaki imzanın kabul edildiği, kambiyo vasfı taşımayan senedin yazılı delil başlangıcı olduğu ve toplanan delillerle davacının alacaklı olduğunu ispat ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takibin 30.000 USD asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiştir. Davalı her ne kadar davaya dayanak senet altındaki imzanın kendisine ait olduğunu ikrar etmiş ise de, davacıdan borç almadığını ve borcunun bulunmadığını savunarak davacının ticari defterleri incelenmesini talep etmiştir. 6762 sayılı TTK’nun 82.maddesinde “Ticari işlerden dolayı tacir sıfatını haiz olan kimseler arasında çıkan
ihtilaflarda ticari defterler aşağıdaki maddelerde gösterilen şartlar dairesinde delil olarak kabul olunur. Tasdika tabi olmıyan defterler ancak 69 uncu madde gereğince tasdika tabi olup da tasdik edilmiş olan ilgili defterlerle birlikte delil olarak kabul olunur. Bir tacirin tuttuğu bütün defterlerin birbirini teyit etmesi şarttır; aksi takdirde defterler delil olmaktan çıkar” düzenlemesi, 83/2.maddesinde “Taraflardan biri hasmın ticari defterlerinin münderecatını kabul edeceğini mahkeme huzurunda beyan etmiş iken hasmı ticari defterlerini ibrazdan imtina ederse, mahkeme, defterlerin ibrazını istemiş olan tarafa iddiasının sıhhati hakkında bir yemin verir. Yine 84.maddesinde “Kanuna uygun olarak veya olmıyarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. Şu kadar ki; kanuna uygun olan defterlerde sahibi lehine olan kayıtlar dahi aleyhindeki kayıtlar gibi muteber olup bunlar birbirlerinden ayrılamaz” hükmü ayrıca HMK’nın 222.maddesinde “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır” düzenlemesi mevcuttur.
Somut olayda davacı tacir olup davalı tacir değildir. Tacir olmayan davalı delil olarak münhasıran davacının ticari defterlerine dayandığını ve ticari defterlerin münderecatını kabul edeceğini mahkemeye bildirmiş olup mahkeme her iki taraf da tacir olmadığı için talebi kabul etmemiştir. Davalının, tacir olan davacının ticari defterlerine delil olarak dayanmasına engel bir durum ve düzenleme mevcut olmayıp talebin reddi doğru olmamıştır. Hal böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gözetilerek davalının delil olarak münhasıran davacının ticari defterlerine dayanabileceği kabul edilerek davacıya defterlerini ibraz etmesi için süre verilmesi ve defterlerin ibrazı halinde inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermesi gerekirken yanlış değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 650.00 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.