Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/1263 E. 2013/9469 K. 11.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1263
KARAR NO : 2013/9469
KARAR TARİHİ : 11.04.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, hamileliği boyunca davalı hastahanede davalı doktorun kontrolünde bulunduğunu kendisine normal doğum yapılacağının söylendiğini, daha sonra NTS sonucuna bakılarak bebeğin dışkı yeme ya da kordon dolanma sorunu olabileceğini belirterek sezeryanla doğum yaptırıldığını, ağrılarının geçmediğini, taburcu edildiğini, ağrılarının devam etmesi nedeniyle apandist ameliyatı edileceğinin söylendiğini, davalı hastahanenin düzenlediği epikriz raporu ile Marmara Üniversitesi hastahanesine gidildiğini, burada ameliyata alındığını, ameliyat yapan doktorun bağırsağın kesildiğini kendisine söylediğini, davalı doktorun sezeryanla doğum esnasında bağırsak yaralanmasına sebep olduğunu ileri sürerek 13.200,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir. Davalı Doktor …haksız şikayet nedeniyle hakında soruşturma açıldığından bahisle açtığı karşılık dava ile 10.000,00 Tl manevi tazminat istemiştir.
Mahkemece, asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş,Hüküm,davacı ile karşı davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı- karşı davacının yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı, 7.7.2005 tarihinde geçirdiği sezeryan ameliyatı sonrasında 9.7.2005 tarihinde taburcu edildiğini, ertesi gün geçmeyen ve artarak devam eden karın ağrısı nedeniyle aynı hasteneye başvurduğunda yakınması ile ilgili olamayacağını düşündüğü şekilde teşhis konulması üzerine Marmara Üniversitesi Hastanesine gittiğini, burada geçirdiği ameliyat sırasında bağırsağının cerrahi müdahale nedeniyle kesildiğinin tespit edildiğini ileri sürerek kusurlu eylemden doğan zararının tazminini talep etmiştir. Mahkemece Adli Tıp Kurumundan alınan rapor sonrasında davalıların kusurlu olduklarının ispat edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm dairemizin 201/7480 esas-2011/2465 karar sayılı ilamı ile ” Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu 16.9.2009 tarihli raporunun olayı aydınlatmaya elverişli ve yeterli olmadığı, mevcut belgelere göre kesinin bulunup bulunmadığı var ise sezeryan ameliyatı sonucu olup olmadığı hususu tam olarak açıklığa kavuşmamıştır. Öyle olunca, Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmalı ve Üniversitelerin ilgili bilim dalından seçilecek akademik kariyere sahip (3) kişilik kurul vasıtasıyla davacıya yapılan sezeryan ameliyatı sonrasında, ağrıların devam etmesi sonucu apandist teşhisi konularak gönderilen Marmara Hastahanesinde batının açılması sonrasında, bahsedilen bağırsak deformasyonunun kesiden mi yoksa sebebi bilinmeyen bir husustan mı olduğu açıklığa kavuşturulacak şekilde, Davacıya uygulanan teşhis ve tedavide davalı doktor ve hastaneye izafe edilecek bir kusur bulunup bulunmadığı üzerinde durulması” gerektiğinden bahis ile mahkeme kararının bozulduğu, mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda 27.03.20012 tarihli Marmara Üniversitesi Hocalarından oluşan bilirkişilerden alınan raporda ” ameliyat sonrası dönemde tespit edilen kalın barsak hepatit fleksura yaralanmasının Sezeryan ameliyatı sırasında doğrudan hekim hatasına bağlı olarak geliştiğine kesin olarak hükmetmenin mevcut bulgulara göre mümkün görünmediğini” belirtmesi üzerine yeniden davanın reddine karar verilmiş ise de bağırsak onarımı ameliyatı yapan Dr. …’a ait bu ameliyat notunda “yapılan eksplorasyonda hepatik fleksurada iatrejenik olduğu düşünülen (4gün öncesinde sezeryan operasyonu yapılmış) perforasyon saptandı”ğı açıkça belirtilmiş olduğu gözetilerek, gerekirse bu doktorun görüşü de alınarak ilk bozma kararını karşılayacak şekilde bilirkişilerden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dezerformasyonun kesiden olup olmadığı hususunda tam bir açıklama yapmayan eksik bilirkişi raporuna göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı karşı davacının tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 11.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.