Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/12459 E. 2014/13160 K. 24.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12459
KARAR NO : 2014/13160
KARAR TARİHİ : 24.04.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/02/2013
NUMARASI : 2012/297-2013/33

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat G.. S.. geldi. Karşı taraftan gelen olmadı ve karşı tarafa çıkarılan davetiyenin bila tebliği iade edildiği anlaşılmış olup davacı vekili G.. S..’da duruşma isteminden vazgeçtiğini beyan ettiğinden incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıya 2000 yılında haricen araç sattığını ancak satış bedelinin ödenmediği , devri için vekalet verdiğini , devrin teminatı olarak kendisinden dava dışı avukat A.. R.. D..l’a da vekalet verdirildiğini ve bu belgede usulen 35.000 TL. davalıya borçlandırıldığını, davalının vekaleten aracı 3. Şahsa sattığını ancak satış bedelini kendisine ödemediği gibi, aleyhine borç belgesine dayanarak takip yapıldığını ileri sürerek, borçlu olmadığının tesbiti ile takibin iptaline ve % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının belge ile borcunu kabul ettiğini ve vekaleten sattığı araç bedelini de alıcıdan tahsil ettiğini, hata ve hileye dayalı talebinin 1 yıllık hakdüşürücü sürenin geçtiğini savunarak , davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davalı ile araç alım satımına ilişkin olarak verilen vekaletle aracının satıldığını ancak bedelinin ödenmediği gibi teminat olarak verilen borç belgesine dayanarak icra takibi yapıldığını ileri sürerek, takipten
dolayı borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir. Davalı cevap dilekçesinde hata ve hileye dayalı talep için hak düşürücü sürenin geçtiğini savunmuş, duruşmada da davanın zamanında açılmadığını bildirmiştir. Davacı ise , davalının süresinde cevap vermediği gibi, ilk itirazlarını bildirmediğini ileri sürmüştür. Mahkemece, vekalet sözleşmesine dayalı davanın 5 yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığından davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir. Davalı cevap dilekçesini süresinde vermediği gibi, süresinden sonra yaptığı itirazına da davacı süresinde yapılmadığını ileri sürerek karşı çıkmıştır. Bu nedenle süresinde yapılmış bir zamanaşımı itirazı bulunmadığından işin esası hakkında inceleme yapılarak bir karar verilmelidir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya yakırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarda 1. ve 2. bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 24,30 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 24.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.