Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/12379 E. 2014/10757 K. 08.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12379
KARAR NO : 2014/10757
KARAR TARİHİ : 08.04.2014

MAHKEMESİ : Adana 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 11/12/2012
NUMARASI : 2012/159-2012/976

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı müteahhit firma M.. Mühendislik AŞ yi temsilen davalılar arasında 1995 yılında düzenlenen sözleşmeye göre davalıların yapmakta oldukları S.S A.. Konut Yapı Kooperatifi İnşaat dahilinde D blok bodrum kat D:6 da bulunan daireyi 3.400.000.000,00 TL ye satın aldığını sözleşme gereği edimlerini yerine getirdiğini, ancak; dairenin başkasına satıldığını, öncelikle dairenin teslimini, bunun mümkün olmaması halinde rayiç değeri olan 40.000.000 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece sözleşmenin M.. İnşaat Makina Mobilya İnşaat San. Tic. A.Ş. ile davacı arasında yapılması nedeniyle şirket temsilcilerine karşı dava açılamayacağından husumet yönünden davanın reddine karar verilmiş karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Davacı eldeki davada; M.. A.Ş. yi temsile yetkili olan davalıların imzaladığı “M.. Mühendislik Makine İnşaat Mobilya San. Tic. A.Ş S.S .. Konut Yapı Kooperatifi Üyelik Sözleşmesi” başlıklı 15.3.1995 tarihli sözleşmeye göre davalılardan bir adet daire satın aldığını, bedelini ödediğini, davalıların edimini yerine getirmediğini ileri sürerek dairenin teslimini, olmadığı takdirde taşınmazın rayiç değerini istemiş, davalılar ise sözleşmenin tarafı
olmadıklarını, teslim edilen dairenin davacı tarafından satılmak istenmesi üzerine daire bedelini davacıya ödediklerini ikinci bir sözleşme yapıldığını ve buna davacının uymadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın husumet yönünden davanın reddine karar verilmişse de dava dilekçesinde davacının açıkça belirttiği üzere taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin şirketi temsilen davalılar tarafından imzalandığı davalıların şirketin yasal temsilcisi olmadığı konusunda bir savunmalarının da olmadığı gibi davacının daireyi tekrar satmak istemesi üzerine de bedelini ödediklerini ikrar etmiş olup sözleşme ilişkisini inkar etmemişlerdir. Davalıların davaya konu daireyi kendi nam ve hesaplarına değil şirket adına şirketi temsilen imza atarak sattıkları anlaşılmaktadır. Somut olayda, dava dilekçesinde şirket mümessillerinin davalı olarak gösterilip şirketin açıkça gösterilmemesi dilekçenin içeriğinden sadece davalıların kendilerine karşı dava açıldığı sonucu çıkarılamaz. Bu durumda davacının hasımda değil temsilcide yanılmış olduğu ortadadır. Gerçekten,davanın hasımda değil temsilcide yanılma sonucu açılması halinde davanın husumetten reddedilmeyip, gerçek temsilciye davanın yöneltilmesi gerektiği, Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Hal böyle olunca davanın şirkete karşı açıldığı kabul edilmeli sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2- Davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA 2.bentte açıklanan,nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 08.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.