Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/11006 E. 2013/15378 K. 06.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11006
KARAR NO : 2013/15378
KARAR TARİHİ : 06.06.2013

…. vekili avukat … ile … aralarındaki alacak davası hakkında … 2. Tüketici Mahkemesinden (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 25.12.2012 gün ve 282-430 sayılı hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu.
KARAR

Davacı; davalıdan tahsil edilen kredi kartı üyelik ücretinin hakem heyeti tarafından davalıya iadesine karar verildiğini, oysa ki, banka ve kredi kartları kanununun söz konusu ücretin alınabileceğini öngördüğünü, yanlar arasında imzalanan sözleşmede de ücrete ilişkin hüküm bulunduğunu ve bu hükmün haksız şart niteliğinde olmadığını belirterek tüketici hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Banka ve Kredi Kartları Kanununun 13. maddesinin kart çıkaran kuruluşların faiz, yıllık ücret ve her türlü komisyon oranını kuruma ileteceğini öngördüğü,bu düzenlemenin de bankaların yıllık ücret alabilmesinin yasal dayanağını oluşturduğu,bir diğer anlatımla sözleşmedeki ilgili maddenin haksız şart olmadığının kabulünü zorunlu kıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, … Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 11/06/2012 tarih 2012/594 no.lu kararının iptaline karar verilmiş,karar kesin olarak verildiğinden 25.12.2012 tarihinde kesinleşmiş,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında bankacılık hizmetleri sözleşmesinin bulunduğu ve bu sözleşme uyarınca davalıya kredi kartı verildiği,toplam 75,00 TL kredi kartı aidatı alındığı hususu ihtilaflı değildir.Uyuşmazlık,kredi kartı aidatı alınıp alınamayacağı hususundadır.
Kural olarak herkes dilediği sözleşmeye yapmakta serbest olduğu gibi istemediği bir sözleşmeyi sürdürmek zorunda da değildir. Bunun istisnası iltihaki Sözleşmeler” olarak adlandırılan kamu hizmeti görmekte olan (Elektrik, Su işletmeleri gibi) kamu idare ve müesseseleri ile bunlardan hizmet alan şahıslar arasında kurulan sözleşmelerdir. Bu tür sözleşmelerde kamu idare ve müesseseleri kar amacından ziyade kamu hizmeti görmekle yükümlü olduklarından talep eden her şahısla sözleşme yapma zorunlulukları vardır.
Bankalar bunun aksine kar amacıyla kurulan müesseselerdir. Bu yüzden gördükleri hizmetin karşılığını da isteyebilirler. Ayrıca çok sayıda banka bulunduğuna göre de davalı kendi yükümlülüklerini yerine getirmek kaydıyla dilediği bankadan kredi kartı kullanma imkanına da sahiptir. Bu durumda davalı ile davacı banka arasındaki sözleşmenin iltihaki bir sözleşme olmadığının kabulü gerekir. Bankalar gördükleri hizmetin uygun bir karşılığını istemek hakkına sahiptir. Kredi Kartı hizmetinin banka için riski bulunduğu gibi bir maliyeti de bulunmaktadır. Bankanın bu maliyeti kredi kartı kullanıcılarına yansıtması doğaldır.Yerel mahkemece de bu husus gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklandığı üzere koşulları oluşmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.