Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/10919 E. 2013/24874 K. 09.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10919
KARAR NO : 2013/24874
KARAR TARİHİ : 09.10.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, dava dışı oğlu ve davalı gelini ile birlikte yaşarken bankada bulunan 45.000.00.TL’ sını ” sen bu parayı ver, gerek oldukça çekeriz, vermezsen seni zehirleriz, kalp krizinden öldü deriz, bu parayı bize vermezsen diğer çocukların alır” diye hile, cebir ve tehdit kullanıp bakma vaadi ile banka hesabından çektirip davalıya ait banka hesabına aktarıldığını, davalı gelininin parayı aldıktan sonra dava dışı oğlu ile birlikte kendisine bakmamak için evden attıklarını, yiğeninin yanına sığındığını ileri sürerek verdiği 45.000.00.TL’ nın iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacıyı tehdit etmediklerini, davacının bağ evi almak istemesi üzerine 2008 yılında davacıya 52.000.00.TL borç verdiklerini ancak davacının bağ evi almadığını ve 7.000.00.TL yiğenine verdikten sonra 45.000.00.TL’ yı kendilerine ödediğini, davacının halen kendilerine borçlu olduğunu, önceden kendileri ile kalan davacının 2 yıldan fazla bir zamandır kendilerinin yanında kalmadığını savunarak 1 yıllık hak düşürücü süre ve esastan davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, hile ve ikrah iddiası yönünden 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının 1 yıllık hak düşürücü süreye yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Mahkemece, her ne kadar davacının davasını hile ve ikrah hukuki sebebine dayandırdığı ve 2009 yılı Mart ayından beri davacının davalı ile birlikte yaşadığı müşterek haneyi terk ettiği, terkten itibaren tehdidin ortadan kalktığı buna göre bu tarih ile dava tarihi olan 25.07.2011 tarihi arasında BK.’ nun 31. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; Mahkemenin hile, tehdit ve ikrah nedeniyle ilgili 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği yönünde ki kabulü doğrudur. Ancak davacı, bu davada bakma vaadi hukuki sebebine de dayanmıştır. Bakma vaadi ile ilgili ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresi, sözleşme ilişkilerindeki 10 yıllık zamanaşımı süresi olup, dava tarihi olan 25.07.2011 tarihi itibariyle zamanaşımı süresi henüz dolmamıştır. Bu nedenle bu yönden davanın esasına girilip, taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmmiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının 1 yıllık hak düşürücü süreye yönelik temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 24.30 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren … gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 9.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.