Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/10509 E. 2013/15307 K. 06.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10509
KARAR NO : 2013/15307
KARAR TARİHİ : 06.06.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, işçilik alacaklarının tahsili için davalı avukatlara vekalet verdiğini,bu kapsamda davalıların kendisine vekaleten … İş Mahkemesinin 2002/500 esas sayılı dosyası ile dava açıp alınan ilamı … 1.İcra Müdürlüğünün 2006/1448 esas sayılı dosyası ile icra takibine koyduklarını, davalıların 28.3.2006 tarihinde 50.351,36 TL’yi dosyadan tahsil ederek kendisine 21.925TL ödediklerini, 20.962TL vekalet ücreti kesmek suretiyle %50’nin üzerinde vekalet ücreti aldıklarını, Avukatlık Kanununun 164.maddesi gereğince %5-15 oranına göre vekalet ücreti isteyebileceklerini, fazladan kesilen 14.024,05TL’nin tahsili için başlattığı icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek, davalıların icra takibine vaki itirazlarının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalılar, Avukatlık Kanununun 40.maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, aralarında yazılı sözleşme bulunduğunu, sözleşmede düzenlenen ücret dışında dava ve icra takibi için karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti ve yaptıkları masrafların da kendilerine ödenmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
2013/10509-15307
1-Davacı, davalı avukatların kendisine vekaleten işçilik alacaklarının tahsili için dava açarak alınan ilamı icra takibine koyduklarını, icra dosyasından tahsil ettikleri paradan fazla miktarda vekalet ücreti kesmek suretiyle kendisine ödeme yaptıklarını,fazladan yapılan kesintinin tahsili için başlattığı icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek, davalıların icra takibine vaki itirazlarının iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalılar, aralarında yazılı ücret sözleşmesi bulunduğunu savunmuşlardır. Taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi imzalandığı hususu çekişmesiz olup davacı, sözleşmenin sonradan doldurulması ve ücretin fahiş olması nedeniyle geçersiz olduğunu savunmuştur. Taraflar arasında düzenlenen tarihsiz “Avukatlık Ücret Mukavelenamesi” başlıklı sözleşmede tazminat davasının yürütülmesi için 20.000.000.000 TL(eski) avukatlık ücreti ödeneceği kararlaştırılmıştır. Avukatlık Kanununun 163. ve 164. maddeleri hükmü gereğince, avukatlık ücreti avukatla iş sahibi arasında serbestçe kararlaştırılır ve bu ücretin belli bir miktarı kapsaması gereklidir. Olayımızda da ücret maktu olarak kararlaştırılmış olmakla kural olarak sözleşme geçerlidir. Kanunun koyduğu kural bu olmakla birlikte ücret sözleşmesi Borçlar Kanununun 19.maddesine aykırı düşmemelidir. Sözleşmenin yapıldığı tarihte tarafların amaçladıkları çıkarların dengede olduğu kabul edilmelidir. Sözleşme ile bir taraf için sağlanan hak ve menfaate denk düşmeyen ve fahiş olan menfaatin karşı tarafa sağlanmış olması iyi niyet ( M.K mad. 2 ) kurallarına, hak ve nesafete, ahlak kurallarına aykırıdır.Somut olayda sözleşmenin konusunu oluşturan davada toplam 28.844.295.000 TL(eski) tazminat istenmiş, yargılama sonucu 22.083.043.254 TL(eski) üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Öyle olunca sözleşmede kararlaştırılan ücret müddeabihin tamamına yakın kısmını içermekte olup iyiniyet ve ahlak kuralları ile bağdaşmaz. Bu nedenle ücret sözleşmesi geçersizdir. Yazılı bir ücret sözleşmesinin bulunmadığı veya sözleşme bulunmakla birlikte geçerli olmadığı durumlarda, avukatın hak kazandığı ücret tutarının Avukatlık kanunu 164. maddesi hükümlerine göre saptanarak hüküm altına alınması gerekir. Somut olayda taraflar arasındaki ücret sözleşmesi geçerli olmadığına göre, mahkemece davalı avukatların yaptığı hukuki yardımın 2002 yılında başladığı hususu da dikkate alınarak davalıların hak ettiği vekalet ücreti 2002 yılında yürürlükte bulunan Avukatlık Kanununun 164.maddesine göre belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile sözleşmeye geçerlilik tanınarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz
itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA,ikinci bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 6.6.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.