Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/10469 E. 2014/2140 K. 28.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10469
KARAR NO : 2014/2140
KARAR TARİHİ : 28.01.2014

MAHKEMESİ : Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/01/2013
NUMARASI : 2012/251-2013/15

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı asıl davada, 11.12.2002 tarihinden 11.5.2007 tarihine kadar davalı şirketin hukuk müşavirliğini yaptığını, ancak davalı tarafından onayı alınmadan başka bir avukata vekalet verildiğini, bu nedenle 11.5.2007 tarihinde haklı olarak vekillikten istifa ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, hak ettiği vekalet ücreti nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL’nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, aynı davalıya karşı açmış olduğu birleşen 2007/276 esas sayılı davada ve G… Otomotiv A.Ş.’ne karşı açmış olduğu ve yine iş bu dava ile birleşen 2007/281 esas sayılı davada ise ödenmeyen aylık ücretleri nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ayrı ayrı 10.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiş, 12.2.2010 ve 5.4.2010 tarihli ıslah dilekçeleri ile de birleşen her iki davadaki talebini ayrı ayrı 23.700 TL’ye çıkarmıştır.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, “5.780 TL.vekalet ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline” ilişkin olarak verilen ilk hüküm, tarafların temyizi üzerine Dairemizce, diğer temyiz itirazları incelenmeksizin, “birleşen davalar yönünden herhangi bir hüküm kurulmamış olması” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, asıl davanın kısmen kabulüne, 5.960,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davaların ise ayrı ayrı kabulüne, her bir dava yönünden 23.700 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece 22.1.2013 tarihli son celsede, davayı sona erdiren nihai karar verildikten sonra, aynı tarihte “her ne kadar dosyanın duruşması yapılmışsa da dosyadaki ıslah dilekçesinin dosyaya bakıldığı halde sehven görülememesi, davacı vekilinin de ıslah dilekçesini bulamaması üzerine dosyanın karara çıktığı ancak taraf vekillerinin tekrar bakıldığında ıslah dilekçesinin dosya arasına sıkışması nedeniyle görülemediği, gerçekte ıslah dilekçesinin olduğunu bildirmeleri ve hep birlikte taraf olmaları ve duruşmanın yeniden yapılmasını talep etmeleri üzerine maddi hata bulunduğundan duruşmanın yeniden yapılmasına karar verildi.” açıklaması ile yeniden bir celse açılarak, ıslah dilekçeleri de gözetilmek suretiyle yeniden bir hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Oysa ki yargılama sonunda uyuşmazlığın esası ile ilgili nihai kararın verilmesinden, hakimin bu şekilde dosyadan el çekmesinden sonra, resen ya da tarafların talebi ile dosyanın tekrar ele alınması ve yeniden bir hüküm kurulması mümkün değildir. Hakim, verdiği ( tefhim ettiği ) hüküm ile bağlıdır. sonradan hükmün yanlış olduğu kanısına varsa bile, artık hükmü değiştiremez. Başka bir ifade ile mahkeme davayı tekrar ele alıp, yeni ve başka bir hüküm veremez. Mahkemenin nihai kararla el çekmiş olduğu dosyanın, ancak kanuni yollardan geçmek suretiyle hakimin önüne yeniden gelmesi halinde tekrar ele alınabilmesi mümkün olabilir. O halde açıklanan hususlar göz ardı edilerek 22.1.2013 tarihli son celsede, davayı sona erdiren nihai karar verildikten sonra, mahkemece aynı tarihte yeniden bir celse açılarak verilen hükmün değiştirilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşama incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereğince temyiz edilen kararın BOZULMASINA, 2. bent gereğince diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.