Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2012/26833 E. 2012/26576 K. 23.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/26833
KARAR NO : 2012/26576
KARAR TARİHİ : 23.11.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacılar avukat olduklarını, davalı şirkette çalışan diğer davalının işten çıkarılması üzerine işe iade davası açmak için davalı işçi ile avukatlık ücret sözleşmesi yaptıklarını ve bu amaçla davalı şirket aleyhine işe iade davası açtıklarını, ancak davalı işçinin işe iade davası devam ederken diğer davalı şirketle anlaşarak davadan feragat ettiğini, akabinde kendilerinin de haksız olarak azledildiklerini, her iki davalının el ve işbirliği içinde hareket etmeleri nedeniyle avukatlık ücretinden birlikte sorumlu olduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 500,00 TL.nın tahsilini istemişler, akabinde 12.09.2011 tarihli ıslah dilekçesiyle taleplerini 2.900,00 TL.na yükseltmişlerdir.
Davalı şirket diğer davalı işçinin kendiliğinden davadan feragat ettiğini, sözleşmede taraf olmadıklarını, kendilerine husumet düşmeyeceğini, diğer davalı da davanın reddi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davalı şirketin sözleşmede taraf olmaması nedeniyle şirket hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine, 2900 TL.nin diğer davalıdan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Avukat olan davacılar ile davalı işçi arasında işe iade davası açılması için 03.01.2009 tarihinde avukatlık ücret sözleşmesi düzenlenip 2.900,00 TL ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacıların bu bağlamda davalı şirket aleyhine işe iade davası açarak takip etmeye başladıkları, ancak davalı işçinin iş mahkemesine verdiği dilekçe ile davadan feragat ettiğini bildirdiği ve aynı zamanda davacı avukatları vekillikten azlettiği ve iş mahkemesince davanın feragat nedeniyle sonuçlandırıldığı anlaşılmakta olup, davacılar eldeki davada, davacı şirket ve davalı işçinin iş mahkemesindeki davada el ve işbirliği içinde hareket
ettiklerini, bu durumun aslında sulh anlamına geldiğini, bu nedenle avukatlık ücretinden birlikte sorumlu olduklarını ileri sürmektedir. Avukatlık Kanunun 165.maddesinde “ iş sahibinin birden çok olması halinde ,bunlardan her biri sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar” hükmü bulunmakta olup,davada çözülmesi gereken sorun davalı şirketin de avukatlık ücretinden diğer davalı ile birlikte sorumlu olup olmadığı hususudur. Avukatlık kanununun 165. maddesi uyarınca her iki tarafın avukatlık ücretinden birlikte sorumlu olabilmesi için tarafların anlaşması sonucunda dava veya takip konusu işin sonuçlandırılması zorunlu olup, bu anlaşmanın sulh veya başka biçimde olması gerekir. Davanın taraflarının aralarında yazılı bir sulh sözleşmesi veya başka biçimde yazılı anlaşma olmasa dahi, tarafların hal ve davranışları ile sulh veya anlaşmanın varlığının ispatı halinde Avukatlık Kanununun 165. maddesinin uygulanması gerektiği sonucuna varılması zorunludur. Dava konusu olayda, davalı işçinin ıslak imzasını taşıyan davadan feragate dair dilekçe, benzer dosyalarda sunulan feragat dilekçeleri ile aynı formatta olup aynı bilgisayarda yazılmış ve hepside davalı şirket vekili tarafından iş mahkemesine ibraz edilmiştir. Bu itibarla, feragatnamenin davalı şirketçe davalı işçiden alınarak iş mahkemesine sunulduğu ve bu bağlamda eldeki dosyanın davalılarının kendi aralarında sulh oldukları anlaşılmaktadır. Öte yandan davalı işçinin diğer davalı şirkette tekrar işe başlayıp başlamamasının da olayda bir etkisi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca her iki davalının da, avukatlık ücretleri bakımından davacılara karşı birlikte sorumlu olduklarının kabulü gereklidir. Mahkemece, değinilen bu yön gözetilerek ve her iki davalının da davacılara karşı birlikte sorumlu oldukları kabul edilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, davalı şirket hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır, bozmayı gerektirir.2-Bozma nedenine göre davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davacılar yararına bozulmasına, (2) numaralı bent uyarınca davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 21.15 TL temyiz harcın istek halinde iadesine, 23.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.