Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2012/24161 E. 2012/25212 K. 08.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/24161
KARAR NO : 2012/25212
KARAR TARİHİ : 08.11.2012

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R
Davacı;…Evleri Konut Projesi kapsamında hak sahibinden konut devraldığını ve bu nedenle satıcı üzerine olan banka konut kredisinin de davalı bankanın da kabulü doğrultusunda nakil yolu ile kendisine devredildiğini, banka kredisinin aynı şartlarla devri esnasında devir masraf bedeli adı altında 3.770,00 TL tutarında bir ücret alındığını, bu işlem için masraf alınmasının hukuka ve bankacılık teamüllerine aykırılık teşkil ettiğini belirterek haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen 3.770,00 TL tutarındaki devir masraf bedelinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 3.270 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye istemin reddine karar verilmiş, hüküm her iki tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının temyiz itirazlarına gelince; Standart sözleşmeler, içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklı müzakereleri sonucu değil, aksine, taraflardan biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı 2012/24161-25212
Sözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile, Avrupa Konseyi’nin 05.04.1993 tarihli, 1993/13/AET Yönergesinde ve bu yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin ve özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngörülmüştür.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6.maddesinin üçüncü fıkrasına göre, “ Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez” hükmü yer almaktadır.
Yine 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki “haksız şart” kurumu düzenlenmiş ve satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı veya sağlayıcının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ise ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077 Sayılı Kanunun değişik 6 ve 31 maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde ise “satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu” hükmü getirilmiştir.
Davacı eldeki dava ile 14.04.2010 tarihli nakil sözleşmesi kapsamında kendisinden haksız yere nakil bedelini alındığını belirterek 3.270 TL nakil bedelinin davalıdan tahsilini istemiş olup, mahkemece bilirkişiden alınan ek rapor doğrultusunda davalı bankanın isteyebileceği muhtemel dosya miktarının 500 TL olduğu gerekçesiyle, bu miktar düşülmek sureti ile açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmış ise de;
Dosya kapsamına göre; davacı ile dava dışı … Civelek ile arasında tanzim edilen ve davalı banka ile yine dava dışı yüklenici firmanın imzasını taşıyan
tarihli nakil sözleşmesi ile, davalı bankanın muvafakati ile davaya konu kredi sözleşmesinin davacı … Mumcuoğluna devredildiği, sözleşmenin 2/2 maddesinde; bankanın faiz kaybı ve yapılan işlemlerin karşılığı olarak davacının bankaya 3.770 TL komisyon ödemeyi bu tutarın ödenmesi kaydıyla kredi borcunun devredileceğini gayrikabili rücu olarak beyan ve kabul ettiğinin belirtildiği anlaşılmakta ise de; anılan sözleşmenin yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında standart sözleşme niteliğinde bulunduğu, devir bedeline ilişkin hükmün taraflarca ayrıca ve açıkça müzakere edildiği hususunun kredi veren tarafından ispatlanmadığı bu nedenle tek taraflı olarak tanzim edilen sözleşmede yer alan bu hükmün, yukarıda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümleri karşısında haksız şart niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği, davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin devrine ilişkin zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceği, ne var ki yargılama esnasında davalı bankanın bu hususta üzerine düşen ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi sözleşmenin devrine ilişkin olarak yaptığı masrafları da belgeleyemediği anlaşıldığından, mahkeme davanın tamamen kabulüne karar verilmesi gerekirken alınan ek bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, BOZMA nedenidir.
SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenler ile davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 8.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.