Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2012/21523 E. 2013/3250 K. 13.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/21523
KARAR NO : 2013/3250
KARAR TARİHİ : 13.02.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak-itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı ile arasında açık hesap usulüne dayalı ticari işlem olduğunu, davalı adına tanzim edilen fatura bedelinden doğan 26.611.49, TL bakiye alacağını tahsil edemediği için Sarıyer İcra Müdürlüğü’nün 2010/5594 esas sayılı dosyasından takibe giriştiğini, davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazının iptaline, %40 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalının Sarıyer İcra Müdürlüğü’nün 2010/5594 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatının reddine, karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İ.İ.K nun 67 inci maddesinin 2 nci fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan ayrı alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile Borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte böylece
borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir.
Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tesbit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu bu istemin reddine karar verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması usulün 438/7 maddesi gereğidir
SONUÇ: Yukarıdaki bentte açıklanan nedenle kararın hüküm fıkrasında “ koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatının reddine, ” ilişkin cümlenin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “ davacının tazminat talebi yönünden “ kabul edilen asıl alacak toplamı üzerinden %40 oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine“ cümlesi yazılarak kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan 21.15 TL temyiz harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.2.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.