Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2011/9336 E. 2011/18095 K. 05.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/9336
KARAR NO : 2011/18095
KARAR TARİHİ : 05.12.2011

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R
Davacı; Davalılardan …Otomobilcilik A.Ş. den 04.09.2008 tarihinde 48784 fatura no ile…… plakalı …..marka ve model araç satın aldığını, davalı şirket görevlileri tarafından şirketleri ile davalılardan…A.Ş.’nin davalı … ile anlaşma imzaladıklarını, anlaşma gereği araç için kullanılan kredinin daha az faizle kullandırılabileceğini belirtilmesi üzerine dava konusu araç bedelinin 10.395,00-TL sini peşinat olarak verdiğini, bakiye 25.000,00-TL’nin de … Şubesinden kampanya dahilinde 48 ay vadeli olarak kullandığını, dava tarihine kadar 10 aylık taksit toplamı olarak 7.752,00-TL taksit ödemesi yaptığını, aracın yıkaması yapılırken yıkama yapan görevlinin aracın tamponunun daha koyu renk olduğunu, aracın kaza yapıp yapmadığını sorması üzerine aracı otomobil boyacısına gösterdiğini ve aracın ön tamponun birkaç ton koyu olduğunu, boya kalınlığını ölçen araç ile otomobilin tüm boyasının kontrol edildiğinde, aracın boyasının olması gerekenden çok kalın olduğu ve birbirine yakın mesafelerde aşırı boya kalınlığı farklılığı olduğunun tespit edildiğini, tespit sonucunda araç üzerinde resmi ruhsat ile faaliyet gösteren araç check up merkezlerinden birinde bir kez daha inceleme yaptırdığını, otomobilin boyası ile ilgili aynı değerlendirilmenin yapılarak, motorun performansının 2011/9336-18095
Incelenmesinde de aracın ruhsat uygunluk belgesi ve reklamlarında kullanılan belgelerde gücünün 110 Hp 80 Kw olduğunun belirtilmesine rağmen davaya konu araçtan 79 Hp 58 Kw değer elde edildiğini, bunun haricinde yaptırılan 2 ayrı performans ölçümünde de 85 Hp 62 Kw ve 82 Hp 60 Kw değer elde edildiğini, bu değerlerin aracın üretmesi gereken ortalama değerin %72 sine tekabül ettiğini, davalı tarafından kendisine satılan araçta gizli ayıp olduğunu, aracı satarken bu ayıplar nedeniyle değerinin daha altında satmak zorunda kalacağını, araçtan istediği menfaati sağlayamadığını, kendisinin edimini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini beyan ederek, sözleşmenin feshi ile ödenen 10.395,00-TL peşinat ve 10 aylık taksit tutarı 7.752,00-TL olmak üzere toplam 18.147,00-TL nin ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi oranları üzerinden işleyecek faizi ile kararın kesinleşme tarihine kadar ödenen meblağın ödeme tarihinden itibaren avans faizi oranları üzerinde işleyecek faizi ile müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini, dava tarihi itibariyle 11.taksitten itibaren ödenmesi gereken 37 taksitten borçlu olmadığına karar verilmesini, taksit ödemelerinin tedbiren durdurulmasını istemiştir.
Davalı … ve …A.Ş ; Aracın farklı yerlerinde farklı mikron değerleri ölçülebildiğini, bu durumda ayıptan söz etmenin mümkün olmadığını, mikron farklılığının dünyada üretilen her marka araçta mevcut olduğunu, ayrıca motor performans değerlerinin de olması gerekenin altında bulunduğu iddiasını da kabul etmediklerini, aracın çok titiz kontrollerden geçirildiğini, motor performans değerlendirmesi için hassas ölçümler gerektiğini, dolayısı ile davacının yaptırdığı ve iddiaya konu olan ölçüm değerlerinin gerçeği yansıttığının düşünülemeyeceği aracın araç uygunluk belgesindeki bütün nitelikleri taşıyacak şekilde üretildiğini ve herhangi bir ayıp taşımadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Davalı Türkiye… Bankası; Bankanın davada taraf olamayacağını, davacıya sadece araç kredisi verdiklerini, davacının faiz ve bankaya … olduğu bedel içerisinde faizleri istemesinin ve faizlerin verilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca davacının bir yıl içinde kaza yapmış olup almadığının tespitinin de mümkün olmadığını, husumet itirazlarının bulunduğunu beyan ederek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın Reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı eldeki dava ile, satın aldığı aracın boya kalınlıklarının farklı olduğunu, motor gücünün ise belirtilenden daha düşük bulunduğunu belirterek, ayıp nedeni 2011/9336-18095
Ile sözleşmenin feshi ile ödenen bedelinin iadesini istemiştir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesine göre; araç üzerinde aynı yüzey üzerinde dahi farklı boya kalınlıklarının bulunduğu tespit edilmiş olmakla birlikte tespit edilen bu boya kalınlıklarının ortalaması alındığında çıkan boya kalınlığı değerinin normal sınırlar içinde kaldığı belirtilmiş olup mahkemece anılan rapora itibarla davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki; araç üzerinde kullanılan malzemenin niteliğine, plastik ve metal aksam olmasına göre, yine boyanın atıldığı yüzeyinin eğimine göre araç üzerinde farklı yüzeyler üzerinde farklı boya kalınlıklarının bulunması normal olarak kabul edilmekle birlikte, aynı malzeme ve aynı eğime sahip yüzeylerdeki boya kalınlıklarının ise farklı olmaması gerekmektedir. İncelenen bilirkişi raporu içeriğine göre; örneğin aracın sağ arka kapı bölgesindeki boya kalınlığının 99-192 mikron aralığında değiştiği anlaşılmış olmasına rağmen bilirkişilerce bu iki değerin toplanarak ortalamasının alınmak suretiyle çıkan sonuca göre boya kalınlığının normal sınırlar içinde kaldığı belirtilmiş ise de; araç üzerindeki ölçümlenen şekildeki bu şekildeki farklı boya kalınlıklarının aracın ileride 2. El olarak satışa çıkarılması halinde ayıplı ve hasarlı olarak kabul edileceği sonucunu doğuracağı ve piyasadaki fiyatının da buna göre belirleneceği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca Dairemizin süregelen yerleşik uygulaması da nazara alındığında; mahkemece dava konusu aracın ayıplı olduğunun kabulü gerekmektedir.
Yine; Davaya konu aracın tescil belgesi ve ruhsat bilgileri incelendiğinde aracın…. Kw gücünde olduğu belirtilmiş ise de; gerek davacı tarafından dava öncesinde yaptırılan incelemeler neticesinde gerekse yargılama esnasında aldırılan bilirkişi raporları içeriğine göre; aracın belirtilen güçte olmadığı anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Kanunun maddesinde ayıplı malın tanımı yapılmış olup, anılan madde de “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilânlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren malların, ayıplı mal olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Belirlenen tanım ışığında gerçekten somut olay değerlendirildiğinde, davaya konu aracın ekonomik olarak da ayıplı olduğu davacının süresi içinde davalıya müracaat ile sözleşmeden döndüğü ve seçimlik hakkını aracın iadesi yönünde kullandığı anlaşılmaktadır.
Davacı eldeki davada, davalı bankanın bağlı kredi kullandırdığını, bu nedenle ayıp nedeni ile bankanın da sorumlu olduğunu belirtmiş, davalı banka ise; husumet itirazında bulunarak, bağlı kredi kullandırılmadığı gerekçesiyle davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, “aracın ayıplı olduğuna karar vermek için yeterli bir delil bulunmadığı” belirtilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmış ise de; davalı bankanın mahkeme kararını gerekçe noktasında temyiz etmediği, hal böyle olunca davalı bankanın da ayıplı araç nedeni ile sorumlu olacağının kabulü ile her üç davalının sorumluluğu noktasında değerlendirme yapılması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 5.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.