Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2011/6303 E. 2011/18149 K. 06.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/6303
KARAR NO : 2011/18149
KARAR TARİHİ : 06.12.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, avukat olan davalının,… 2. Kadastro Mahkemesinin 1999/75 sayılı tespite itiraz ve tescil davasında kendisini vekil olarak temsil ettiğini, 2.11.2001 tarihli vekaletnamede feragat yetkisi bulunmakta ise de, vekili olan davalının, talimatı ya da onayı ile bu yetkiyi kullanması gerekirken 408 ada 1, 355 ada 5 ve 356 ada 5 sayılı parsellere ilişkin davasından talimatı olmadan feragat ettiğini, bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek, 17.500,00 YTL tazminatın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının ilk vekaletnameyi 28.5.1999 tarihinde verdiğini, daha sonra da davalardan feragat yetkisini içeren 2.11.2001 tarihli vekaletnameyi verdiğini, davacının talimatı ile 15.10.2002 tarihinde dava konusu üç parsele ilişkin davadan vazgeçildiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, “davacının verdiği yetkiye dayanılarak davadan feragat edildiğinin kabulü” ile “davanın reddine” ilişkin olarak verilen ilk hüküm, davacının temyizi üzerine Dairemizce bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda bu kez, davanın kısmen kabulüne, 10.000,00 TL tazminatın 06/03/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm kurulmuş olmasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2011/6303-18149
2-Hükmüne uyulan Dairemize ait bozma ilamında özetle, “…..vekaletnamedeki feragat yetkisi, davalı avukata müvekkilinden yazılı onayını almaksızın bu yetkiyi tek başına kullanma hakkı vermez. Davacı bu konuda talimatı olmadığını bildirmekte, davalı ise talimat verildiğini ileri sürmektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bu konudaki ispat yükünün kime düşeceği ile ilgilidir. Feragat için talimat verildiğini ispat yükü yasal olarak davalıya düşmektedir. Davalı, feragat için müvekkilinin onayı olduğunu yazılı delille ispatlayamamıştır. Hal böyle olunca dava konusu 3 parsel yönünden feragat edilmesine ilişkin davacının talimatının bulunduğunun kabulü yasal olarak mümkün değildir. Mahkemece dava konusu parseller açısından feragat edilmemesi durumunda davanın ne şekilde sonuçlanacağı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği” belirtilmiş olup, mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra alınan, inşaat, … ve kadastro bilirkişilerinden oluşan 17.2.2010 tarihli raporda, “….feragat edilmemesi halinde dosyanın nasıl sonuçlanacağı konusunda bir kanaate varılamadığı”, bildirilmiş, yine … ve inşaat bilirkişilerinden oluşan 29.7.2010 tarihli bilirkişi raporunda da bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılamamış olup, mahkemece, “vekil olan davalı tarafından söz konusu parseller yönünden feragat edilmemiş olsaydı, davacının söz konusu davayı kazanacağı, davacı yönünden davanın kabulüne karar verileceği sonuç ve kanaatine varıldığı” belirtilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki, mahkemece bozmaya uyulmuş olmakla, bozma ilamında belirtildiği şekilde, “feragat edilmemesi durumunda davanın ne şekilde sonuçlanacağı” yönünde kadastro hukukunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden açıklayıcı, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli şekilde rapor alınarak, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, bozma gereği yerine getirilmeden, denetime elverişsiz ve soyut bir gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, hükmün yeniden bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ : 1. Bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 576,85 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 6.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.