Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2011/3433 E. 2011/5976 K. 14.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3433
KARAR NO : 2011/5976
KARAR TARİHİ : 14.04.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalıya işyerini sattığını, bakiye satış bedeli için davalıdan her biri 5.000-TL meblağlı dört adet bono aldığını, bonoların bedelleri ödenmeyince davalı hakkında takip başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini, imzaların davalıya ait olmadığı gerekçesiyle icra hukuk mahkemesince takibin durdurulduğunu ileri sürerek, 20.000-TL’nin reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının eşine ait yazlığı satın almak istediğini, dava konusu senetlerin yazlık için düzenlendiğini, senetlerdeki yazıların kendisine ait olduğunu, satış gerçekleşmeyince senetleri imzalamadığını, senetlerin davacıda kaldığını, senetlerdeki imzaların kendisine ait olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, takibe dayanak senetlerin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, ancak davacının vekili ve avukatı olmaları nedeniyle davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2011/3433-5976
2-Davacı, davalıya işyeri sattığını, bakiye bedel için davalıdan alınan senetlerin ödenmediğini ileri sürerek, 20.000-TL alacağın tahsili için eldeki davayı açmıştır. Davalı, senetlerdeki yazıların kendisine ait olduğunu, senetlerin yazlık satışı için düzenlendiğini, satıştan vazgeçilmesi nedeniyle senetleri imzalamadığını, senetlerdeki imzaların eli ürünü olmadığını savunmuştur. Dava konusu senetlerdeki imzaların davalının eli ürünü olmadığı bilirkişi raporu ile sabittir. Senetlerdeki yazıların ise davalıya ait olması nedeniyle senetlerin yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunduğu, davacının iddiasını tanık dahil her türlü delille ispat edebileceği dosya kapsamından anlaşıldığı gibi mahkemenin de kabulündedir. Davacı … …, “..davalının davacının işyerini satın almak istediğini, 79.500 -80.000-TL’ye anlaştıklarını, davalının 60.000-TL’yi ödediğini, bakiye 20.000-TL’yi ise kredi çekerek ödeyeceğini söylediğini, tapunun davalıya devredildiğini, ancak davalının kredi alamadığını, bunun üzerine tarafların davalının dükkanında bir araya geldiklerini, davalının senetleri bizzat düzenlediğini ve imzaladığını, senetlerin yazlık alım satımı ile ilgisinin bulunmadığını belirtmiştir. Mahkemece, davacının davacı tarafından vekâletname verilerek işlerini takip eden tanığın beyanlarına itibar edilemeyeceği belirtilerek davanın reddinde karar verilmiştir. Oysa ki, davacı tanığının beyanları, davacının iddialarını doğrular niteliktedir. Davacı tanığının davacının vekili sıfatı ile işlerini takip etmesi, tanığın beyanını değerden düşürmez. Bu durumda mahkemece, davacı tanığının beyanına itibar edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 17.15 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 14.4.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(muhalif)

MHALEFET ŞERHİ
Davacı, davalıya sattığı …’daki taşınmaz karşılığında davalının bakiye satış bedeli için 25.10.2004, 25.11.2004, 25.12.2004 vadeli ve her birisi 5.000.000.000 TL olan üç adet senet ile 25.1.2005 vadeli bir adet 4.500.000.000 TL olan senetler verdiğini bedeli ödenmediğinden bahisle yaptığı icra takibine davalının borçlu olmadığı ve senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı iddiası ile … 7. İcra Hukuk Mahkemesinde dava açtığını, yapılan yargılama sonunda senetteki imzaların davalıya ait olmadığının belirlendiğini, mahkemece takibin durdurulmasına karar verildiğini, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, ancak senetteki imzaların davalıya ait olduğunu ileri sürerek, 20.000.000.000 TL nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının …’daki taşınmazını 2004 yılında satın aldığını parayı nakten ve peşinen ödeyerek tapuda üzerine tescil edildiğini, daha sonra davacının yurtdışındaki eş…ya ait … Kepez, 1340 ada, 2 parsel 2. Kat 8 nolu bağımsız bölümü de satmak istediğini, senetlerin üzerini kendi el yazısı ile yazdığını, ancak davacının eşi Kevser’in eşine vekalet vermediği satımı istemediği için senetleri imzalamadığını satımın gerçekleşmediğini, senetlerin davacının bulunduğu yerde kaldığını, imzanın kendisine ait olmadığını belirterek gerekçeli inkarda bulunmuş, akdi ilişkiyi inkar etmiştir. Bu ilişkinin varlığı TMK.nun 6.maddesi HUMK.nun 288.maddesi gereğince davacı tarafından yasal delillerle ispat olunamamıştır. Davalının açık muvafakatı olmadığından, taraflar arasında HUMK.nun 293/1 maddesinde sayılan akrabalık ilişkisi de bulunmadığından, HUMK.nun 288.maddesi gereğince miktar itibariyle olayda tanık dinlenemez. Davacı davalıya yemin de tekli etmeyeceğini bildirdiğine göre davacı iddialarını yasal delillerle ispat edememiştir. Çoğunluk görüşüne göre senetlerin yazılı delil başlangıcı kabul edilmesi halinde senetlerin altındaki imzaların davalıya ait olmadığı onun imzasını bilen tarafından atılmış oldukları sonucuna varıldığı (7.7.2008 tarihli bilirkişi kurul raporu) gerek icra hukuk mahkemesinde gerekse mahkemece alınıp benimsenen bilirkişi raporları sabittir. Davacı … (Avukatı) “senetler düzenlenirken davacı ve davalının yanında yoktum” şeklinde beyanda bulunmuştur. Diğer davacı … (davacı vekili) “davacının dükkanında buluştuk, davalı bizzat senetleri yazdı altını imzaladı” demiştir. Mahkemece, senetlerin altındaki imzalar davalıya ait olmadığından, davacının vekaletname vererek işlerini takip ettirdiği bu tanığın beyanına tesbit edilen maddi olgu karşısında ihbar edilmediği, davacının iddiasını yasıl delillerle ispat edemediği davalı tarafa yemin teklif etme hakkını kullanmayacağını bildirmesi karşısında ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi sonucu itibarıyla usul ve yasaya uygun olduğundan hükmün onanması gerekir görüşündeyim.