YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/325
KARAR NO : 2011/2598
KARAR TARİHİ : 23.02.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı … gelmiş, davalı tarafından gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı tarafından keşide edilmiş bulunan 10.05.2005 tanzim tarihli 56.000.000.000 TL lik senet tevdi edildikten sonra taraflar arasında 20.06.2005 tarihli bir protokol düzenlendiğini, her ne kadar senet metnine elli altı milyar yazılmış ise de taraflar arasında akdedilen protokol metninde senedin …Mahallesi’nde bulunan …’ında ortak bulunduğu 125 ada 6 nolu parselin kamulaştırılması için verildiği ve gerçek bedelinin 2 dönümlük alan için belirlenecek kamulaştırma bedeli olduğunun kararlaştırıldığını, protokol gereğince ödenmesi gereken 112.000,00 TL’nin ödenmediğini, başlatılan icra takibine de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddi ile %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddi ile alacağın %40’ı oranında hesaplanan tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin
2011/325-2598
takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İ.İ.K.’nun 67/2 maddesi uyarınca icra takibinde bulunan alacaklının icra takibi yapmakta haksız ve kötü niyetli olması halinde, alacaklı-davacı aleyhine tazminata hükmedilmesi mümkündür. Bir başka deyişle, alacaklının icra takibi yapmakta haksız bulunmasının yanında, kötüniyetli olduğunun belirlenmesi halinde tazminata hükmedilebilir. Bu itibarla kötüniyetli olduğu ispat edilemeyen alacaklı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi olanaklı değildir. Dava konusu olayda, davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu iddia ve ispat edilememiştir.
Mahkemece, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunun ispat ve iddia edilmediği gözardı edilerek davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden usulün 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca, mahkeme kararının 2.bendinde yer alan davacının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına ilişkin cümlenin karardan çıkartılarak yerine aynen “yasal koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine” sözlerinin yazılmasına, hükmün değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan 51.00 TL temyiz harcının iadesine, 22.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.