Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2011/2719 E. 2011/18621 K. 13.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2719
KARAR NO : 2011/18621
KARAR TARİHİ : 13.12.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili ve … ile davalı vekili avukat … Karabulut’un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile akdedilen sözleşme ile ortaklık oluşturduklarını, kendisinin uygun bedelle arsa temini, arsanın inşaat yapımı için hazırlanması ve inşaatın yapılmasını teminen müteahit bulunması gibi edimleri yerine getirdiğini, üzerinde inşaat yapılan arsayı temin ederek davalı adına tescilini sağladığını, inşaatın yapımı aşamasını takip ettiğini, binadan müteahite verilecek kısım dışında kalan ve … ortaklığına konu yerin değerinin 800.000 TL olduğunu, sözleşmede kararlaştırılan miktarların düşümü sonucu kalan miktar olan 400.000 TL’nın eşit şekilde paylaşılması gerektiğini, davalının bu hususu kabul etmediği gibi icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini istemiştir.
Davalı böyle bir sözleşmeyi imzaladığını hatırlamadığını, imzanın kendisine ait olup olmadığının tesbitinin gerektiğini, sözleşmenin kendisine fark ettirilmeden, okutalmadan imzalatılmış olabileceğini, davacının arsa alımında ve inşaatın yapımında herhangi bir katkısının bulunmadığını, edimler arasında fahiş bir oransızlık olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, arsa sahibi olan davalının müteahitle kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı, arsayı bu şekilde değerlendirme imkanı bulunan davalıdan hiçbir sermaye koymayan davacının ortaklık talep etmesinin MK 2.maddesine aykırı olduğu, davacının sadece … alımı sırasında hizmet vermesi nedeniyle tellallık ücreti isteyebileceği gerekçesiyle itirazın 5300 TL üzerinden iptaline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı eldeki davada, davalı ile 2005 yılında akdettikleri … ortaklık sözleşmesi uyarınca ortaklıktan payına düşen bedelin tahsiline yönelik yaptığı icra takibine vaki itirazın iptalini istemektedir. Davalı ise, sözleşmenin kendisine hile ile imzalatılmış olabileceğini, davacının herhangi bir nakdi ödemede bulunmadığını savunmaktadır. Taraflar arasında düzenlediği iddia olunan tarihsiz sözleşmede, davalı adına kayıtlı bulunan arsanın alım-satım ve inşaata hazırlanıp müteahite karşılığı sözleşme ile verilmesi ve bu işlerin organize edilmesi işinin davacıya verildiği, davalının arsanın alım sırasında ödediği 265.000 TL ile her ay için 5000 TL faizin hesaplanarak düşümü sonucu elde edilen kardan %50 olarak taraflar arasında pay edileceğe kararlaştırılmış bulunmaktadır. Davalı bu sözleşmenin kendisine hile ile imzalatıldığını savunmuş ise de, davalı ile müteahit arasında akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile davalının davacıyı çok geniş yetkilerle yetkilendirdiği vekaletnamenin aynı noterlikle ve aynı tarihte ve birbirini takip eden numaralarla düzenlendiği anlaşılmaktadır. Öte yandan inşaat yapan dava dışı müteahitle beyanında tarafların ortak gibi davrandıklarını, kendisini inşaat yapması için davacının bulduğunu belirtmektedir. Kaldı ki, davacının arsayı bulması nedeniyle tellallık ücreti isteyebileceğine dair kararı temyiz etmeyen davalı, bu yönüyle de davacının hizmet verdiğini kabul etmiş bulunmaktadır. Hal böyle olunca, sözleşme altındaki imzanın davalıya aidiyetinin tesbiti halinde, davacının emeğini koymak suretiyle ve kâr ortaklığı şeklinde davalıyla adi ortaklık oluşturduklarının ve sözleşmenin bu haliyle tarafları bağladığının ve yasaya aykırı bir yönünün bulunmadığının kabulü zorunludur. Bu itibarla, öncelikle davalıdan sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olup olmadığının sorulması, imzanın davalıca kabul edilmesi veya davalıya ait olduğunun yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile anlaşılması halinde, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin geçerli ve bağlayıcı olduğu kabul edilerek uyuşmazlığın sözleşme hükümlerinde dikkate alınmak suretiyle çözümlenmesi gerekir. Mahkemece değinilen bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde arar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 825,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 62,00 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 13.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.