Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2011/17515 E. 2012/1364 K. 27.01.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/17515
KARAR NO : 2012/1364
KARAR TARİHİ : 27.01.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan tüketici kredi sözleşmesine kefil sıfatıyla imza attığını iddiayaya göre asıl borçlunun işbu kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlarını ödememesi nedeniyle davalı bankanın asıl borçlu ile birlikte kendisi aleyhine icra takibi başlattığını takibin 4077 sayılı yasanın 10.maddesine aykırı olduğunu ayrıca muaaceliyet ihtarı keşide edilmediğinden bankanın takip edilebilir muaccel bir alacağının sözkonusu olmadığından takibin durdurulmasına borçlu olmadığının tespitine, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı banka davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
4822 sayılı kanun ile değişik 4077 sayılı kanunun 10. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesi “Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez.” hükmünü getirmiştir. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup adi yada müteselsil kefil ayrımı yapılmamıştır. Bu hükümle yasa koyucu alacaklının asıl borçluya başvurmadan kefile başvuramayacağını amaçlamıştır. Alacaklı asıl borçluya başvurup, alacağını tahsil edemediği takdirde kefile başvurup alacağının tahsilini isteyebilecektir. Somut olayımızda davacı dava konusu tüketici kredisi sözleşmesini kefil olarak imzalamıştır. Davacı banka asıl borçlu hakkında da takip yaptığına göre bu takip semeresiz kalmadan davalı kefile başvurularak icra takibi yapamaz. Bu durumda davacı bankanın davalı kefil yönünden henüz alacağını talep etme hakkı doğmamıştır. Mahkemece, açıklanan bu düzenlemeye göre karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacının sair temyiz hususlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 18.40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 27.1.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.