Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2011/16704 E. 2011/18851 K. 14.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/16704
KARAR NO : 2011/18851
KARAR TARİHİ : 14.12.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R
Davacılar, davacı …’in davalıdan 2004 yılında inşaat halinde bir daire satın aldığını, satış bedeli olarak kararlaştırılan 39.000 Euro’nun 30.000 Euro’sunu peşin olarak ödediğini, kalan kısmın dairenin tesliminde ödeneceği kararlaştırıldığını, dairenin belirlenen sürede(15.7.2005’te) teslim edilmeyince 2. bir sözleşme yaptıklarını, bu sözleşmeye göre teslim tarihinin 31.03.2006 olarak belirlendiğini, kalan 9000 Euro ve imalat farkı olarak teslim tarihinde ödenmek üzere davalıya 11.460 Euro’luk senet verdiğini, diğer davacı Mehmet’in de bu senedi kefil sıfatıyla imzaladığını, icra takibine konu edilen 11.460 Euro’luk senede tarih atılmadığını, senedin arkasına ‘iş bu senet anlaşmaya tabidir. İş bitiminde ödenecektir’ şeklinde şerh düşüldüğünü, davalı tarafında icraya konulan senedin alt taraftan kesilerek tahrif edildiğini, senedin arkasına yazılan şerhin yok edildiğini ileri sürerek, Uşak 3. İcra Müdürlüğünün 2008/1427 E sayılı icra dosyasında takibe konulan senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacılar tarafından dava konusu senetle ilgili Uşak İcra Hukuk Mahkemesinde açılan takibin iptali davasının reddedildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, bu dava dosyasında iddia edilen hususların o davada da ileri sürüldüğü ancak mahkemece ve Yargıtay’ca yerinde görülmediği, davacı …’in eksik işlerin tahsili amacıyla açtığı alacak davasının bu davayı etkiler bir yönü bulunmadığından ilgili dava dosyasının beklenmesine gerek görülmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın
amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacılar ile davalı arasında 4077 sayılı yasada tanımlanan şekilde satış sözleşmesi ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır.
4077 sayılı Yasanın 23.maddesinde bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece ayrı bir tüketici mahkemesi var ise görevsizlik kararı verilmesi yok ise ara kararıyla davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafından temyiz olunan kararın BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 14.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.