Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2011/15255 E. 2012/2045 K. 06.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/15255
KARAR NO : 2012/2045
KARAR TARİHİ : 06.02.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, Davalı bankadan tüketici kredisi çektiği söylenerek hakkında icra takibi yapıldığını, sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmakla birlikte tediye fişindeki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek davalıya 42.379 TL borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın Reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde
yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı arasında 4077 sayılı yasanın 10/B.maddesinde tanımlanan şekilde ‘Konut Kredisi” ilişkisi bulunduğu, davacı tarafından kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olduğu da kabul edildiğine göre; anılan sözleşmenin Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.
4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunu uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Konut kredisi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmesi veya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla davaya devam etmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte belirtilen nedenle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte gösterilen nedenle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan 630.00 TL temyiz harcının istek halinde iadesine, 6.2.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.