Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2011/13759 E. 2011/18936 K. 14.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/13759
KARAR NO : 2011/18936
KARAR TARİHİ : 14.12.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalının banka havalesi ile kendi adına 10.000 TL para gönderdiğini, kendisinin de bankadan çektiği bu parayı verilen talimat doğrultusunda aynı zamanda davalının damadı ve çalıştığı şirketin müdürü olan dava dışı…ye ödediğini, buna rağmen davalının bu parayı kendisine borç olarak gönderdiğini ileri sürerek hakkında takip başlattığını, süresinde takibe itiraz edemediğini, takibin kesinleştiğini, icra baskısı altında ödemelerde bulunduğunu ileri sürerek gönderilen havale nedeniyle davalıya borçlu olmadığnını tespitine, ödediği paraların istirdadına ve %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacıya banka havalesi ile borç para gönderdiğini, davalının borcunu ödemediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalının, banka havalesi ile davacı adına28.10.2008 tarihinde 9.999.84 TL gönderdiği, davacının da bu parayı aldığı çekişme konusu değildir. Davacı bu paranın davalı tarafından aynı şirkette çalışan ve aynı zamanda şirket müdürü olan dava dışı…ye gönderilmek üzere kendi adına havale edildiğii borç olarak gönderilmediğini ileri sürmüş; davalı ise borç olarak davacıya havale çıkardığını savunmuştur. Dosya içerisindeki banka dekontunun incelenmesinden bu paranın davacıya borç olarak
2011/13759-18936
gönderildiğine ilişkin herhangi bir açıklamanın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, havale bir ödeme vasıtası olup, borç belgesi niteliğinde değildir. Bu durumda davaya ve takibe konu edilen paranın porç gönderildiğini, davalının yasal delillerle ispat etmesi gerekir. Davacının hakkında girişilen icra takibine süresi içerisinde itiraz etmemiş olması ve icra tehdidi altında bir kısım ödemelerde bulunması bu paranın borç olarak gönderilmediğinin delili olamaz. Ispat külfeti kendi üzerinde olan davalının mahkeme huzurunda yemin etmiş olmasının da sonuca etkisi yoktur. Toplanan delillerden davalının davaya ve takibe konu parayı davacıya borç olarak gönderdiğini ispat edemediği anlaşılmaktadır. Davalı delil listesinde yemin deliline dayanmamıştır. Bu durumda girişilen takip nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tesbitine ve ödenen miktarın istirdadına karar verilmesi gerekirken, ispat külfeti ters çevrilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 18.40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 14.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.