YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/13115
KARAR NO : 2011/18661
KARAR TARİHİ : 13.12.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı Kooperatif tarafından dava dışı ……’e verilen krediye kefil olduğundan bahisle hakkında … İcra Müdürlüğünün 2010/214 esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, ne var ki davalı alacaklının … Akgöz’e verdiği krediye kefil olmadığını, kredi sözleşmesinde imzasının bulunmadığını ileri sürerek, söz konusu takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, %40 inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini, %40 İcra inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, “Adli Tıp Kurumu’nun 25/01/2011 tarihli raporunda, inceleme konusu belgede davacıya atfen atılmış imzanın, davacının eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin bildirildiği, imzanın borçluya ait olduğunu kanıtlama külfetinin alacaklı davalıya ait olduğu, davalının dava konusu sözleşmedeki imzanın davacıya ait olduğunu ispat edemediği” gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının … İcra Müdürlüğünün 2010/214 esas sayılı icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı Kooperatif tarafından, dava dışı ……’e verilen kredinin, müşterek borçlu müteselsil kefili olduğundan bahisle hakkında başlatılan takip nedeniyle 2011/13115-18661
borçlu olmadığını, böyle bir kefaletinin bulunmadığını, sözleşmedeki imzanın da kendisine ait olmadığını belirterek eldeki davayı açmış olup, sözleşme altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespiti amacıyla, … polis akademisinde görevli grofoloji ve sahtecilik uzmanı bilirkişi Seyfettin Arıkan’dan alınan bilirkişi raporunda, “sözleşme altındaki imzanın davacıya ait olduğu”, bunun üzerine Adli Tıp Kurumundan alınan raporda ise, “davacının imza örneklerinin karşılaştırılması suretiyle, kredi sözleşmesindeki imza üzerinde yapılan incelemede, imzanın önemli materyal ve yazı unsuru içermeyen basit tersimli çizgilerden ibaret olması nedeni ile davacının eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği” belirtilmiştir. Mahkemece, Adli Tıp Kurumu Raporu hükme esas alınarak, davalı alacaklının, “sözleşmedeki imzanın davacıya ait olduğu” konusundaki ispat yükümlülüğünü yerine getiremediğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmişse de, Adli Tıp Kurumu, imza incelemesinde son mercii olmadığı gibi, daha önce grofoloji uzmanından alınan raporla, Adli Tıp Kurumundan alınan rapor arasında çelişki de mevcut olup, üçüncü bir raporla söz konusu çelişki giderilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme hüküm kurulmuştur. O halde mahkemece, sözleşmedeki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespiti amacıyla, üniversitelerin güzel sanatlar bölümünden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, söz konusu sözleşmedeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığına ilişkin yeniden rapor aldırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz edilen hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 13.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.