Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2011/12768 E. 2011/18850 K. 14.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/12768
KARAR NO : 2011/18850
KARAR TARİHİ : 14.12.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalı … başkanlığında sayman olarak 2008-2009 yılları arasında görev yaptığını, 31.10.2009’da partideki görevinin sona erdiğini, görevinden ayrılırken 30.10.2009 tarihli bir protokol yapılarak 14.250,00 TL alacağın en kısa zamanda ödeneceği belirtilerek belgenin altının ilçe başkanı, yardımcısı ve parti sekreteri tarafından imzalandığını, görevden ayrılıp yeni yönetim göreve başladıktan sonra alacağını talep etmesine rağmen sonuç alamadığını ve davalılar hakkında icra takibi yaptığını, davalıların icra takibine itiraz ettiklerini ileri sürerek, İtirazın iptali ile takibin devamını, %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, kısa kararda davanın kabulüne, davalı tarafın takibe itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacak üzerinden % 40 icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsiline; gerekçeli kararda davanın kabulüne, davalı tarafın … 4. İcra Müdürlüğünün 2010/6712 E sayılı dosyasında yapılan itirazın iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacak üzerinden % 40 icra inkar tazminatı olan 5.700,00 TL nın davalı tarafından tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli
kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 381, 388 ve 389 maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 388.maddesinin son fıkrası ile “Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta takip konusu asıl alacak miktarının 14.250,00 TL, işlemiş faizi ile birlikte toplam alacak miktarının 16.625,00 TL olduğu, kısa kararda itirazın iptaline, takibin devamına, gerekçeli kararda takibin asıl alacak üzerinden devamına denilerek ve açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması, HUMK.’ nun 388/son madde ve fıkrası gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenle davalıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 211,65 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 14.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.