Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2011/12107 E. 2012/3460 K. 21.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/12107
KARAR NO : 2012/3460
KARAR TARİHİ : 21.02.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı şirket, 26.5.1997 tarihli kira sözleşmesi ile lokanta olarak işletmek üzere davalıdan kiraladığı taşınmaz için davalıya 15.240.000.000 TL depozito verdiğini, kira sözleşmesinin her yıl yenilenerek devam ettiğini, terminalde bulunan taşınmazların belediye tarafından 11.8.2009 tarihinde dava dışı şirkete devredilmesi üzerine kendilerinin de 21.12.2009 tarihinde dava dışı şirkette kira sözleşmesi yaptığını, davalının aldığı depozito bedelini günün koşullarına uyarlayarak iade etmesi gerektiğini ileri sürerek 15.240.000.000 TL ‘nın günün koşullarına uyarlanarak ulaşacak bedelin tahsilini istemiş, 12.10.2010 tarihli ıslah dilekçesiyle de 405.793,73 TL’na talebini yükseltmiştir.
Davalı, sözleşmede ödenen depozito bedelinin günün koşullarına uyarlanarak iade edileceğine dair bir kararlaştırmanın bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, alınan 17.6.2010 tarihli bilirkişi raporu benimsenerek ve ıslah dilekçesi gözetilerek 405.793,73 TL’nın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2011/12107-2012/3460
2-Hükme esas alınan 17.6.2010 tarihli bilirkişi raporunda, davacı tarafça ödenen 15.240.000.000 TL (eski TL)’nın 31.12.2009 tarihinde çeşitli ekonomik göstergelere göre ulaştığı değer 405.793,75 TL olarak belirlenmiş, davacı bu raporu kabul ederek ıslah dilekçesi ile talebini yükseltmiş, davalı ise itiraz etmiş, davalının itirazı üzerine alınan 27.10.2010 tarihli ek raporda ise, 17.6.2010 tarihli raporda hatalar yapıldığı, hatalar düzeltildiğinde davacının talep edebileceği miktarın bir hesaba göre 389.868,78 TL, başka bir hesaba göre ise 372.714,19 TL olacağı belirtilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, 17.6.2010 tarihli rapordaki hesap tarzı davacıyı bağlar ve bu husus davalı lehine kazanılmış usulü hak teşkil eder. 27.10.2010 tarihli bilirkişi raporunda ise, 17.6.2010 tarihli bilirkişi raporundaki maddi hatalar düzeltilerek yeni bir hesaplama yapılmıştır. 17.6.2010 tarihli rapordaki hesaplamaya yönelik maddi hatalar 27.10.2010 tarihli raporda düzeltildiği için, 27.10.2010 tarihli rapor esas alınarak hüküm kurulması gerekir. Aksinin kabulü, 17.6.2010 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplama tarzının davalı lehine usulü kazanılmış hak teşkil edeceğine dair usul kuralına ayrılık teşkil eder. Bu itibarla mahkemece 27.10.2010 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması gerekir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 6.027,00 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 21.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.