Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2010/9490 E. 2010/11951 K. 23.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/9490
KARAR NO : 2010/11951
KARAR TARİHİ : 23.09.2010

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile Akdere’de yapılacak inşaatta ortak olarak … yapmak üzere 10.09.1996 tarihinde sözleşme yaptıklarını, sözleşme gereğince 5.000-Mark ve 4200-Marklık senet ile 27.500- Mark nakit para verdiğini, inşaatın kerestelerini, karma makinelerini ve tüm malzemelerini kendisinin getirdiğini, inşaat bitince davalının ortaklığı inkar ettiğini ileri sürerek, 10 ve 13 nolu bağımsız bölümlerin 1/2 hissesinin kendi adına tesciline, olmadığı takdirde 1/2 payına karşılık olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 4001-TL’nin tahsiline ve mahrum kaldığı kira bedelinin tespiti ile şimdilik 1.000-TL’sinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taraflar arasında bir ortaklık sözleşmesi bulunmadığını, davacının ortak olmadığını savunarak, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 41.439,50 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, … … ilçesi Kazım Orbay mahallesinde kayıtlı 8558 ada 56 parsel 13 nolu bağımsız bölümün davalı adına kayıtlı ½ payına ilişkin tapu kaydının iptali ile iptal edilen ½ payın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, ortaklığın sona erdiğinin tespitine ve tasfiyesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delilerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, davalı ile ortak olduğu inşaatın 10 ve 13 nolu bağımsız bölümlerinin 1/2 hissesinin kendi adına tesciline, olmadığı taktirde 1/2 payına karşılık olarak 4001-TL’nin ve mahrum kaldığı kira bedelinin şimdilik 1.000-TL’sinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacının bu talebi ortaklığın fesih ve
2010/9490-11951
tasfiyesine yöneliktir. Mahkemece de, ortaklığın varlığı kabul edilerek hüküm tesis edilmiştir. Tasfiye işleminin BK. 538. ve onu izleyen madde hükümlerine uygun olarak yapılması gerekir. Ne var ki, tasfiye işlemi BK. 538 ve onu izleyen madde hükümlerine uygun olarak yapılmamıştır. Yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuştur. BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün hesapların görülüp, ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gerekir. Açıklanan bu hukuki olgular karşısında öncelikle ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle aktif ve pasif mal varlığı belirlenmeli, ortaklığı yöneten ve idareci ortak olan davalıdan ortaklık hesabını gösterir hesap istenilmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, bu şekilde belirlenen mal varlığının ne şekilde tasfiye edileceği taraflardan sorulmalı, tasfiyede anlaştıkları takdirde ona göre karar verilmelidir. Taraflar tasfiye konusunda anlaşamadıkları takdirde, mahkemece tayin edeceği tasfiye memuru marifetiyle tespit edilen ortaklık mallarının mevcut olanların satılmasına, şayet bu mallar mevcut değilse değerleri bilirkişi marifetiyle belirlenip, elde edilen gelirden veya malların belirlenen değerlerinden öncelikle ortaklığın borçları ödendikten sonra kalan kısmın taraflar arasında paylaştırılmasına karar verilmesi gerekir. Açıklanan biçimde inceleme ve araştırma yapılmadan, yetersiz ve dayanaksız bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ :Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 795.80 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 23.9.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.