Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2010/8659 E. 2010/16478 K. 09.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8659
KARAR NO : 2010/16478
KARAR TARİHİ : 09.12.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki muarazanan önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalılardan …-… otoyolu 94+700 km.ndeki A tipi otoyol tesisi ile 71+500 km.ndeki D tipi otoyol tesisini yap-işlet-devret sözleşmesi ile devraldığını, A tipi otoyol tesisi için sözleşmedeki yükümlülükler dışında pek çok ilave yatırım yaptığını, D tipi tesisi ise sözlü ve yazılı başvurularına rağmen hiç teslim edilmediğinden işletemediğini, bu nedenle fahiş zarara uğradığını, sözleşmenin iki tesisin ekonomik bütünlüğü gözetilerek yapıldığını, davalı …’ne başvurarak anılan zararlarının tazmini ya da A tipi otoyol tesisinin işletme süresinin 20 yıl daha uzatılmasını talep ettiklerini, …’nce talebin kısmen kabul edilerek 18.8.2006 tarihli yazı ile işletme süresinin 50 gün uzatıldığını, davalı … AŞ.nin de 12.1.2007 tarihli yazı ile tahliye ve teslimi talep ettiğini, verilen ek sürenin zararlarını karşılamadığını ileri sürerek, ek süre verilmesi konusunda tarflar arasında çıkan muarazanın giderilerek, ek sürenin sonu olan 12.1.2007 tarihinden itibaren A tipi tesisin işletme süresinin 20 yıl daha uzatılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı … , yap işlet devret sözleşmesinin davalı … AŞ ile yapıldığını, davalı şirketin taşeron olarak davacıyı görevlendirdiğini, bu nedenle sözleşmenin tarafı olmadığını, sözleşme gereğince işletme süresinin de uzatılamayacağını savunmuş, diğer davalı … AŞ. de, davalı idarenin bilgisi dahilinde sözkonsu tesislerin davacı şirketin işletmesine verildiğini, D tipi tesisin davalı idarece taraflarına teslim edilmediğinden davacıya teslim edilemediğini, 2010/8659-16478
Sorumluluklarının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı … ile davalı … AŞ. arasındaki 16.3.1994 tarihli sözleşme ile …-… otoyolu 94+700 km. civarındaki A tipi otoyol hizmet tesisinin projelendirilmesi, yapımı, bakımı, işletilmesi ve 71+500 Km. Civarındaki D tipi tesisin işletilmesi, bakımı, ve temizliğinin davalı şirkete bırakıldığı, sözleşme süresinin 16.7.2005 tarihinde sona ereceği, yıllara göre idareye gayri safi hasıla üzerinden pay ödeneceği, şirketin idarenin uygun görmesi ve bakan onayı ile göreve ilişkin başka bir şirkete aynı şartlarla devredebileceği, yine şirketin sözleşmede yer alan işleri idarenin onayını alarak başka bir kişi eli ile yaptırabileceği, ve taşınmaz üzerine yapılan tüm tesis ve eklentilerin süre sonunda idareye bedelsiz olarak bırakılarak tahliye olunacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Yine davalı … AŞ ile davacı arasında imzalanan aynı 16.3.1994 tarihli işletme sözleşmesi ile de; Karayolları ile petrol ofisi arasındaki sözleşmenin bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olduğu açıklanmış ve sözleşmenin konusunun A tipi otoyol hizmet tesisinin projelendirilmesi, yapımı, bakımı, işletilmesi ve işletme süresince gayri safi hasıla üzerinden ofise yıllık pay ödenmesi ve görev süresi sonunda ofise devri ve D tipi tesisin işletilmesi bakımı ve temizliğinden sözleşmenin devamı süresince işletmecinin sorumlu olduğu, sözleşmenin 11 yıl 4 ay süre ile geçerli olduğu kararlaştırılmıştır.
Davacı şirket tarafından davalı Karayollarına, 3.4.1997 ve muhtelif tarihli yazılarda D tipi tesisin teslim edilmesinin talep edildiği, özellikle, 15.6.2003 tarihli yazı ile, D tipi tesisin teslim edilmemesi nedeniyle mağduriyetin giderilmesi için bu tesisin kendilerince yapılması ve yine mevcut A tipi tesis için ilave yatırımlar yapılması olanağı tanınması şartıyla 29 yıllık ek süre uzatımı talebinde bulunulduğu, 27.12.2005 tarihli davalılar arasında imzalanan belge ile D tipi tesisin eksiklikler nedeni ile teslim alınmadığının tutanak altına alındığı ve davalı …’nün 18.8.2006 tarihli davacı şirkete yazdığı yazıda, D tipi otoyol hizmet tesisinin görevli şirkete teslim edilmemesinden kaynaklanan gelir kaybının A tipi otoyol hizmet tesisinin toplam geliri gözönüne alındığında 50 günlük süreye karşılık geldiği ve bu sürenin görevli şirkete süre uzatımı olarak verilerek, görev süresi bitiş tarihinin, 50 gün eklenerek , 16.1.2007 olarak belirlenmesinin uygun olduğunun bildirildiği, dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Alacaklının, borçludan istemeye yetkili olduğu, borçlunun da yerine getirmekle yükümlü bulunduğu bir tek edimi yani bir tek alacak veya borcu ihtiva eden hukuki ilişkiye borç veya dar anlamda 2010/8659-16478
Borç ilişkisi denir. Borç, bir sözleşme ilişkisinden yüklenilen edimlerle sınırlı değildir, bu edimlerin yerine getirilmemesinden veya sözleşme dışı haksız eylemden doğan tazminat alacağı da borç kavramı içindedir.
Borçlar Yasasının 96. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için alacaklının bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir.
Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır , kuşkusuz kar mahrumiyetini de içine alır .
Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur. (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.).
Borçlar Kanununun 106. maddesi, sözleşmelerde borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Her zaman için ifa gecikme tazminatı isteğinde bulunabilir. Derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteyebilir. Veya ifadan vazgeçip akdi fesheder ve menfi zararını isteyebilir.
Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur: sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde ; taraflar arasındaki tüm yazışmalar ve ve taraf davranışları bakımından sözleşmenin tarafı idare ile petrol ofisi AŞ nin, sözleşme devrinin tüm hükümlerine uygun olarak sözleşme tarafı olarak davacı … tanıdığı, davacı şirket tarafından A tipi tesisin inşaa edilerek işletilmekte olduğu, D tipi tesisin ise teslim olunmadığı ve davalı idarenin teslim etme borcu yönünden temerrüdü nedeni ile davacı şirketin derhal ifadan vazgeçerek müspet zararının tahsilini eldeki dava ile talep ettiği anlaşılmaktadır. Davacının bu talebinin , davalı idarenin 18.8.2006 tarihli yazı ile teslim edilmeyen D tipi tesisi yerine A tipi tesisin işletme süresinin 50 gün uzatılması şeklindeki kabulünün bulunduğu gözetildiğinde, taraflar arasında D tipi tesisin teslim edilmemesinden doğan zararın, A tipi tesisin işletme süresinin uzatılması şeklinde giderileceği konusunda bir mutabakat oluştuğunun kabulü zorunludur. O halde çözümlenmesi gereken husus, 2010/8659-16478
Teslim edilmeyen D tipi tesisin, tüm sözleşme süresi boyunca davacı şirketin sözleşme gereği elde etmesi gereken toplam gelirine ne kadar etkide bulunduğu ve bu gelirin elde edilmesi için gerekli ek sürenin ne kadar olacağı hususudur.
Mahkemece, D tipi tesisin teslim edilmemesi halinin sözleşmede düzenlenmediği, bu tesisin işletme olarak değil davacıya sorumluluk ve yük getiren bir tesis olduğu, bu tesisin işletilmemesi nedeni ile (büfe gibi) gelir kaybının bulunduğu kabul edilse bile, davalı idare yazısında bunun 50 günlük süreye karşılık geldiği gerekçesi ile dava reddedilmiştir. Mahkemece verilen kararda ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sözleşme ile hedeflenen ve tarafların ekonomik menfaatlerini dikkate alan bir hesaplama ve inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Öncelikle A tipi tesis ile D tipi tesisin niteliklerinin , gelir getiren unsurlarının mahallinde yapılacak keşif ile belirlenmesi, iki tesisin birbiri ile koordineli çalışması halinde gelirin artmasına bir etkisinin bulunup bulunmayacağının ve D tipi tesisin teslim edilmemesi nedeni ile uğranılan zararın, A tipi tesisin işletme süresinin ne kadar süre ile uzatılması halinde karşılayabileceğinin , davalı idare tarafından verilen 50 günlük ek sürenin ne şekilde hesaplandığının ayrıntılı ve gerekçeli şekilde konusunda uzman üçlü bilirkişi kurulu vasıtasıyla belirlenerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 17,15 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 09.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.