Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2010/8023 E. 2011/3639 K. 10.03.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8023
KARAR NO : 2011/3639
KARAR TARİHİ : 10.03.2011

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı … ve vekili avukat … ile davacı vekili avukat …’nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, üçüncü kişi üzerine trafkte kayıtlı aracı davalıdan haricen satın aldığını, satış bedeli için senetler verdiğini, aracın üzerinde rehin bulunması, borçlarının olması nedeniyle kaydını üzerine alamadığını, aracında elinden alındığı halde davalının geçersiz araç satışı nedeniyle verdiği senetleri takibe koyduğunu bildirerek borçlu olmadığının tesbiti ile takibin iptaline,% 100 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Birleşen davasında da ödediği kısmın istirdadını talep etmiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne,% 40 oranda kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK.nun 72.maddesi uyarınca icra takibinde bulunan alacaklı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının takibinde haksız ve kötüniyetli olması gerekir.Davacı trafikte kayıtlı aracın satış bedeli olarak verilen 2010/8023-2011/3639
senetlerin, aracın elinden alınması ve satışın geçersiz satış olması nedeniyle takibe konamayacağından borçlu olmadığının tesbitin talep etmiştir.Davalı ise, esasen satıcı olmadığını, davacının üçüncü kişiden satın aldığını, satışın vadeli yapılmasının satıcı tarafından kabul edilmeyince kendisinin davacı adına üçüncü kişiye araç bedelini ödediğini,davacının da bunun karşılığında kendisine takibe konu senetleri verdiğini savunmuştur. Davalı davacıya borç olarak verdiği para karşılığı aldığı senetlerin tahsili için takip yaptığını savunmuş, takibe konu imzası itiraza uğramayan senetlere dayanmıştır. Tarafların bu iddia ve savunması, aralarındaki araç alım satımının haricen yapılması nedeniyle 2918 sayılı kanunun 20/d maddesi uyarınca geçersiz olması ve haksız ve kötüniyetli takip yaptığının ispat edilememesi de gözetilerek davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK.nun 438/7 maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenle kararın hüküm fıkrasındaki davalının, kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına ilişkin cümlenin silinmesine yerine “davacının kötüniyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine”cümlesi eklenerek kararın düzeltilmesine ve bu şekliyle düzeltilerek ONANMASINA, 825,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 3.960,00 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 10.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.