YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7677
KARAR NO : 2011/2530
KARAR TARİHİ : 22.02.2011
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat … ile davacı vekili avukat… geldi duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, kendisinin çalıştırdığı marangozhaneye davalının 4.5.2003 tarihinde ortak olduğunu, davalının sözleşme uyarınca ortaklığa koyduğu marangozluk makinelerini 23.8.2003 tarihinde dava dışı … ’e satmak suretiyle ortaklıktan ayrıldığını, sözleşmeye uymayan davalının sözleşmedeki cezai şart hükmüne dayanarak kendisi aleyhinde 20.000,00 TL’nın tahsili için icra takibi yaptığını, ortaklık sözleşmesine aykırı davranan davalının cezai şart talebinde bulunamayacağını ileri sürerek 20.000 TL borçlu olmadığının tesbiti ile %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı, davacı ve dava dışı …’ın oluşturduğu ortaklığa kendisininde katıldığını ve makineleri teslim ettiğini, dava dışı … Şimşek’e sattığı makinelerin ortaklığa koyduğu makineler olmadığını, sözleşmeye aykırı davrananın davacı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, … 1.İcra Hukuk Mahkemesinin dosyası ile toplanan delillerden, davalının ortaklığa sermaye olarak koyduğu makineleri 23.8.2003 tarihinde dava dışı … ’e satmak suretiyle ortaklığın bozulmasına neden 2010/7677-2011/2530
Olduğu, bu nedenle cezai şart isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tesbitine, 5000 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde, Davacı ile dava dışı şahıs ve davalı arasında 4.5,2003 tarihli sözleşme ile adi ortaklık oluşturulduğu sabittir. Davalı, davacının ortaklık sözleşmesine aykırı davrandığından bahisle sözleşmede kararlaştırılan 20.000 TL cezai şartın tahsili için davacı aleyhinde icra takibinde bulunmuş, davacı ise davalının ortaklığı koyduğu malzemeleri dava dışı … Şimşek’e satarak ortaklığı bozduğunu ileri sürerek cezai şarttan sorumlu olmadığı iddiasıyla eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, icra hukuk mahkemesi dosyası esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen bilirtmek gerekirki icra hukuk mahkemesi kararları icra hukukunun uygulanmasına yönelik olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığı istisnalar dışında esastan çözen nitelikte olmadıkları gibi, ancak icra hukuku açısından sonuç duğururlar ve bu itibarlada maddi anlamda kesin hüküm olarak değerlendirilemezler. Hal böyle olunca icra mahkemesi kararının hükme esas alınması olanağı bulunmamaktadır. Öte yandan dosya arasında bulunan … 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/452 Esasa sayılı dosyasının incelenmesinde, eldeki dosyanın davalısı …’in 7.9.2005 tarihinde … aleyhine dava açarak aralarındaki adi ortaklığın tasfiyesi ile kâr talebinde bulunduğu, …’ın ise …’in sermaye olarak koyduğu malzemeleri dava dışı şahsa satarak ortaklıktan ayrıldığını savunduğu, mahkemece yapılan yargılama sonunda taraflar arasındaki ortaklığın devam ettiği kabul edilerek adi ortaklık sözleşmesinin feshine ve kâr payının tahsiline karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin 1.2.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bahsi geçen mahkemenin dava dosyasında, …’ın iddiaları kabul edilmeyerek adi ortaklığın devam ettiği kabul edilmiş olmakla bu husus kesin hüküm halini almış bulunmaktadır. Bu itibarla davalı … tarafından dava dışı şahsa satılan malzemelerin ortaklığa sermaye olarak koyduğu malzemeler olmadığının kabulü zorunlu olup, bu bağlamda taraflar arasındaki adi ortaklığın mahkemenin kararı ile son bulduğu kabul edilmelidir.
Yukarıda belirlenen hususlar birlikte değerlen- dirildiğinde, malzemelerin dava dışı şahsa satılmasının ortaklık ile ilgisi bulunmadığı kabul edilerek, mahkemenin işin esasına girmek suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece değinilen bu 2010/7677-2011/2530
yönler gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz olunan karırın davalı yararına bozulmasına, (2) numaralı bent uyarınca davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığını, 825,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 270,00 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 22.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.