Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2010/7468 E. 2011/2511 K. 21.02.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7468
KARAR NO : 2011/2511
KARAR TARİHİ : 21.02.2011

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılar vekili avukat … ile davacılar vekili avukat … ‘ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacılar vekili, müvekkillerinin … komisyoncusu olduklarını, davalının Kuşadası ilçesi 308 ada 34 parsel sayılı taşınmazını dava dışı …Konut Yapı Kooperatifleri birliğine kat karşılığı inşaat yapılması için pazarladıklarını, davalı ile kooperatif arasında 04.08.1994 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını, davalının kendilerine komisyon ücretlerini nakit olarak vermediğini, bunun yerine kendisine kalan daire adetlerinin %2 sine tekabül eden 3 dairenin birisini davacılardan …’ya, ikisini de diğer davacı …’a komisyon bedeli olarak satmayı kabul ve vaat ettiğini, bu konuda komisyon sözleşmesi imzaladıklarını, bu sözleşme uyarınca davalının kat irtifakı kurulduktan sonra hiçbir bedel talep etmeksizin tapudan ferağını vermeyi kabul ettiğini, ancak ferağ işleminin davalı tarafça yapılmadığını, komisyon alacağının ayni olarak ödenmemiş olması sebebiyle 3 dairenin tamamlandığı andaki rayiç değerinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00.-TL.nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
2010/7468 2011/2511
Davalı taraflar arasında yapıldığı iddia edilen sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle herhangi bir talepte bulunulamayacağını ve mahkemece davacıların aracılık ettikleri kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine karar verildiğini,yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini bu nedenle sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece taraflar arasındaki sözleşme, tellallık sözleşmesi olarak nitelendirilerek,sözleşme tarihindeki taşınmazların rayiç değeri dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı tarafın tüm,davalı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Taraflar arasındaki davacıların alıcı,davalının satıcı sıfatıyla düzenlenen 04.08.1994 tarihli sözleşmede,davalı arsa sahibi ile dava dışı yüklenici kooperatif arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre arsa maliki olan davalıya düşen dairelerin % 2’sine karşılık gelen kısmının davacılara komisyon bedeli karşılığı satılmasının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.04.08.1994 tarihli taraflar arasındaki sözleşme , tapulu taşınmaz satış ve devrine ilişkindir.Türk Medeni Kanunununun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26.maddesi uyarınca tapulu taşınmazlara ilişkin satış ve devri içeren sözleşmelerin resmi şekilde yapılması gerekli olup,resmi şekilde düzenlenmeyen harici sözleşmeler geçersizdir.Ayrıca davalı sözleşmenin geçersiz olduğunu savunmuş,yargılama sırasında ölümü nedeni ile davaya dahil edilen mirasçıları da davaya konu belgedeki parmak izinin murislerine ait olmadığını savunmuşlardır. Davacının dayandığı belgenin HUMK.nun 297. maddesinde belirtilen unsurları taşıyıp taşımadığının araştırılması zorunludur. Zira bu maddede zikredilen unsurların tamamı sıhhat şartıdır. Burada öngörülen şeklin amacı, sözleşme muhtevasının borçlu tarafından bilinmesini sağlamaktır. Bu yolla, okuma yazma bilmeyen bir kimsenin, içeriğini bilmediği bir belge ile borç altına sokulması tehlikesinden korunması sağlanmak istenmiştir.İmza atmaya muktedir olmayan veya yazı bilmeyen bir kimse, sözleşme veya senedi imza edemeyeceğinden, imza yerine parmak izi veya mühür kullanabilir. Ancak senetteki bu parmak izi veya mührün borçlunun oturduğu köy veya mahalle muhtarı ve ihtiyar heyeti kurulunca ve o yerde tanınmış iki tanık tarafından onaylanması gereklidir.HUMK.nun 297/2. maddesi ile ilgili olarak açıklanan bu çerçeve içerisinde, 2010/7468 2011/2511
dayanak belge değerlendirildiğinde; iki tanık imzası bulunmakta ise de, parmak izinin davalı murisin oturduğu köy veya ihtiyar heyeti kurulunca onaylanmadığı anlaşılmaktadır. O halde usulüne uygun biçimde onaylanmamış olan böyle bir belgenin geçerli olduğunun kabulüne hukuken olanak yoktur. Sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle sözleşme hükümlerine göre hüküm kurulamaz.Ne varki davacıların,davalı ile dava dışı …Konut Yapı Kooperatifleri birliği arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesinin kurulmasına tellallık hizmeti verdikleri sabit olup,bu husus davalınında kabulündedir.Hal böyle olunca davacıların vermiş oldukları tellallık hizmetine ilişkin davacıların sarfettiği emek ve mesaileri, hak ve nesafet kuralları da nazara alınarak, belirlenecek makul bir ücrete hükmedilmesi gerekirken , geçersiz sözleşme hükümlerine göre yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın tüm,davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı taraf yararına BOZULMASINA, 825,00 TL duruşma avukatlık parasının davacılardan alınarak davalılara ödenmesine, aşağıda dökümü yazılan 1.25 TL kalan harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, 21.2.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.