Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2010/1834 E. 2010/9804 K. 01.07.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1834
KARAR NO : 2010/9804
KARAR TARİHİ : 01.07.2010

MAHKEMESİ : … 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar … ve … avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı,davalı şirket tarafından dava dışı …’e verilen 25.1.1999 tarihli 5.920 TL lik senedi diğer davalılarla birlikte kefil olarak imzaladığını,senedin takibe konulması nedeniyle 23.608,44 TL nin kendisi tarafından ödendiğini bildirerek ödediği bedelin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar,asıl borçlunun sorumlu olduğunu,kendilerinden Bir şey istenemeyeceğini,talebin zamanaşımına uğradığını ve asıl borçlu ile borcun tasfiyesine ilişkin anlaşma imzaladıklarını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece davanın kabulü ile 23.608,44 TL den asıl borçlu şirketin tamamından sorumlu tutulmasına,diğer davalılar kefil olduğundan 1/3 ünden sorumlu olmaları nedeniyle 7.869,48 ‘er TL den sorumlu tutularak tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla müştereken ve müteselsilen dava ve ıslah tarihleri gözetilerek faizi ile tahsiline karar verilmiş,hüküm davalılar … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı davalı … Limited Şirketinin dava dışı …’e verdiği 25.1.1999 vadeli 5.920 TL bedelli kambiyo senedine … ve … ile beraber kefil olarak imza attığını,borcun ödenmemesi nedeniyle yalnız kendisi hakkında icra takibi yapıldığını bildirerek ödediği bedelin tahsili için eldeki davalı açmıştır.Davalılardan … ve … cevap dilekçelerinde talebin zamanaşımına uğradığını,takipten
haberdar edilmediklerini,asıl borçlu ile borcun tasfiyesine ilişkin protokol yaptıklarını orda borcun asıl borçlu tarafından ödendiğinin bildirildiğini,asıl borçlunun sorumlu olduğunu,takibin kendilerine ihbar edilmediğini,takibe itiraz nedeniyle icra hukuk mahkemesinde verilen % 40 tazminat ve davacı tarafından itiraz edilmeyen fahiş % 85 faiz oranından sorumlu olmadıklarını savunmuşlardır.Dava dışı alacaklı … tarafından davacı hakkında 20.5.2000 tarihinde 5.920 TL asıl alacak,1.565,51 TL işlemiş faiz alacağı olarak toplam 7.485,51 TL nin % 85 faiz oranı ile tahsili için kambiyo senetlerine mahsus takip yapıldığı,davacının senetteki imzaya itirazı sonucu icra hukuk mahkemesince imza incelemesi yapılarak davacıya ait olduğu anlaşıldığından itirazın reddi ile 2.368 TL icra inkar tazminatının tahsiline karar verildiği ve alacaklı tarafından bu tazminat miktarının da takibe konulduğu ,davacının muhtelif tarihlerde emekli maaşı ve ikramiyesinden kesinti yapılmak suretiyle 23.608,44 TL ödeme yapıldığı hususları dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Davaya dayanak kambiyo senedinde borçlu … Limited Şirketi ,alacaklı … olup davacı ve diğer davalılar … ve … senedin ön yüzünde kefil yazılı kısmın karşısına adlarını yazarak imzalamışlardır.Kambiyo senetlerinde kefalete ilişkin bir yasal düzenleme olmayıp senedin ön üyüzüne imza atanlar aval veren konumundadır.Kural olarak asıl borçlu ile birlikte müştereken ve müteselsilen borcun tamamından sorumludurlar.Ancak tarafların kendi iç ilişkilerinde asıl borçlunun … Limited Şirketi olduğu ,diğerlerinin kefil olarak senedi imzaladıkları hususu ihtilaflı değidir.Davacı kendi aralarındaki kararlaştırmaya dayanarak kefil olarak ödediği kısmın tamamının tahsilini talep etmiş ise de kendi iç ilişkilerinde,kefiller …,… ve davacı borcun 1/3 ünden sorumludurlar.Davacı 2001/189-568 esas ve karar numaralı dava dosyasında,alacaklının icra takibi üzerine,daha bono bedelini ödemeden davalılara rücu edilmesi için dava açtığı,ödeme olmadığından erken açılan davanın reddine karar verildiği,bu davada davalılara tebligat yapıldığı anlaşılmakla davalıların davacı hakkında yapılan icra takibinin kendilerine ihbar edilmediği savunması doğru değildir.Davalıların sunduğu, asıl borçlu ile bu senede ilişkin ve başka senetlere ilişkin borcun tasfiyesi için 29.12.2006 günlü tasfiye protokolünde davacının imzası olmadığı gibi davalılar bu protokolden davacıyı haberdar etmemişlerdir.Ayrıca senet alacaklısının davacı hakkında yaptığı icra takibi sonucu davacının maaşından kesilerek dava konusu ödemenin sağlanmış olduğuda icra dosyasından anlaşılmaktadır.Buna göre,kefiller … ve … davacının yaptığı ödemenin 1/3 ünden ayrı ayrı sorumludurlar.Ancak
davacının senet üzerindeki imzasına itiraz etmesi sonucu icra hukuk mahmemesince imza incelemesi yapılarak imzanın davacıya ait olduğu anlaşıldığından mahkemece davanın reddi ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmiş,alacaklı Güner tarafından bu % 40 tazminat tutarı 2.368 TL 8.11.2000 tarihli icra emri ile aynı icra takibinde talep edilmiştir.Davacının kendi imzası hakkında haksız itirazı nedeniyle verilen icra inkar tazminatından temyiz eden davalılar sorumlu değildir.Yine senet alacaklısının icra takibinde talep ettiği ve davacı tarafından itiraz edilmeyen % 85 faiz oranının itiraz edilseydi bu takipte uygulanabilecek faiz oranı ve buna bağlı olarak davacı tarafından ödenecek faiz alacağı tutarının belirlenerek temyiz eden davalıların bu miktardan sorumlu tutulmaları fazlasının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir.Ancak icra takibinin tamamlanmamış olması nedeniyle yapılan ödemelerin içinde icra inkar tazminatı ile takipte uygulanması gereken faiz oranı üzerinden ödenen faiz tutarının olup olmadığı anlaşılamamaktadır.Buna göre kararı temyiz eden kefiller … ve …’ın davadaki itirazlarının karşılanması bakımından,mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak, dayanak icra takibinde dava tarihinden önce yapılan son ödeme tarihi itibarıyla takip alacağının ne kadar olduğu,itiraz edilseydi takipte uygulanacak faiz oranı üzerinden ödenecek meblağın ne kadar olduğu ,bakiye takip alacağının miktarı hesaplattırılarak yapılan ödemenin içinde icra inkar tazminatı ve varsa faiz alacağı farkının olup olmadığının denetlenmesi ,oransal olarak ödenen miktarın içinde kaldığının tesbiti halinde kararı temyiz eden davalıların bu kısımla sorumlu olmadıklarından,mahsubu ile kalan kısım üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma sebebine göre temyiz eden air temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalılar … ve … yararına BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle davaıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına, peşin alınan 318.75 TL temyiz harcının istek halinde iadesine, 1.7.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.