Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2010/15134 E. 2010/14485 K. 02.11.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/15134
KARAR NO : 2010/14485
KARAR TARİHİ : 02.11.2010

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacılar, davalıya olan borçlarını ödemeyince aralarında 3.11.2008 tarihli protokol düzenleyip anlaştıklarını, sözleşme kapsamında inşaa ettikleri binadaki iki dairenin tapusunu davalıya devrettiklerini, ancak davalının buna rağmen icra takibine konu bonoları iade etmeyip takibe devam ettiğini ileri sürerek, icra takibinin iptalini istemişlerdir.
Davalı, ciro yoluyla aldığı bonolardan dolayı davacılardan alacaklı olduğunu, davacıların bonolara karşı teminat olmak üzere dairelerin tapusunu kendisine devir ettiklerini, sonradan yaptığı araştırmada dairelerin natamam olup, sözleşme belirtilen değerde olmadığını anladığını ve bu nedenle takibe devam ettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bono bedellerini ödemeyen davacıların sözleşmede kararlaştırıldığı üzere dairelerin tapusunu davalıya devir etmeleri nedeniyle başka borçlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacıların, borçlu bulundukları bono nedeniyle davalının icra takibi yaptığı, takip aşamasında tarafların 3.11.2008 tarihli protokol düzenledikleri, davacıların takibekonu borcu ödememeleri üzerine sözleşme gereği iki dairenin tapusunu davalıya devrettikleri hususu ihtilafsızdır. Davacılar, tapuları devretmekle borçlarının 2010/15134-14485
kalmadığını ileri sürmekte, davalı ise dairelerin tapusunu teminat amaçlı olarak devraldığını savunmaktadır. Her ne kadar davalı taraf yargılama aşamasında … 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/502 E.sayılı dava dosyasına delil olarak dayanmamış ise de, davalının baştan beri dairelerin teminat amaçlı devir edildiğini savunması ve davacı …’in de hükümden sonra Sulh Ceza Mahkemesinin 2.2.2010 tarihli duruşmasında beyanda bulunması nedeniyle anılan ceza dosyasına davalının delil olarak dayanması olanaklıdır. Bu itibarla davacı …’in anılan ceza dosyasındaki hakim önündeki beyanının kendisini bağlayacağının kabulü zorunludur. Davacı … ceza davasında açıkta iki daireyi teminat olarak gösterdiğini kabul ve beyan etmiş olup, bu beyanı kendilerini bağlayıcı niteliktedir. Hal böyle olunca, dairelerin takibe konu bonoların teminatı olarak davalıya devir edildiğinin kabulü gerekir. Davalı taraf 9.2.2009 tarihli ihtarla, dairelerin tapusunu iade edeceğini belirttiğine ve dairelerin mevcut haliyle icra takip dosyası borcunu karşılamaktan uzak olduğunun anlaşılmasına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi zorunludur. Mahkemenin değinilen bu yönleri gözeterek davanın reddine karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 1.823.00 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 2.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.