Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2010/14761 E. 2010/17373 K. 16.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/14761
KARAR NO : 2010/17373
KARAR TARİHİ : 16.12.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalı ile 30 yıl evli kaldıktan sonra boşandıklarını, kendisinin de katkısıyla alınan 14 parsel numaralı taşınmazın tapuda davalı adına kayıtlı olduğunu, bu dairenin alınmasında dairenin değeri kadar katkısı bulunduğunu ileri sürerek, hesaplanacak alacağından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, boşanma kararının 27.9.2005 tarihinde kesinleştiği, TMK.nun 178. maddesi gereğince boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, evlilik birliği içinde edinilmiş taşınmaza dair katkı payı alacağı istemine ilişkindir. Tarafların 17.6.1995 tarihinde evlendikleri, 27.9.2005 tarihinde kesinleşen mahkeme kararı ile boşandıkları, davaya konu taşınmazın 10.7.1992 tarihinde satın alınarak tapuda davalı adına tescil edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaz 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden önce mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Karı-kocanın kendilerine daha iyi bir gelecek hazırlama düşüncesi ile aralarında akdi bir ilişki kurdukları her türlü duraksamadan uzaktır. Katkı yapılan malın edinme nedeninin temelinde de bu düşünce yatmaktadır. Katkıyı sağlayan eşin, diğer eşe bu maddi desteğini bağışlama olarak 2010/14761-17373
Da kabul etmek mümkün değildir. Eşler arasındaki bu ilişkinin temelinde eşlerin taşınmazdan katkısı oranında yararlanacağı esası bulunmaktadır. Bu akdi ilişki, bir süre sınırlamasına tabi tutulmadığı gibi evlilik birliğinin devamı süresince varlığını koruyacağı aşikardır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında bu alacak, eşler arasında BK.nun genel hükümlerine tabi akdi ilişkiye dayanır. Bu akdi ilişki nedeniyle, BK.nun 125.maddesine göre, aksine düzenleme bulunmayan hallerde, her dava(bütün alacaklar) 10 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Sözkonusu katkı payı alacağı bakımından, katkı sağlandığı ileri sürülen taşınmazın satın alındığı 10.7.1992 tarihi ile boşanma kararının kesinleştiği 27.9.2005 tarihi arasında, yani evlilik süresince, BK.nun 132.maddenin 1.fıkrası 3.bendine göre, zamanaşımı süresi işlemeye başlamayacaktır.Dolayısı ile boşanma kararının kesinleştiği 27.9.2005 tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlayacağına göre, eldeki davanın 11.1.2007 tarihinde açıldığı gözetildiğinde, katkı payına ilişkin alacak davasının yasal süresinde açıldığının kabulü gerekir.(aynı doğrultuda …5.5.2010 günlü 2010/8-231-255 sayılı kararı)Öyle olunca mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 17,15 TL peşin alının temyiz harcının istek halinde iadesine, 16.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.