Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2010/1035 E. 2010/7128 K. 25.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1035
KARAR NO : 2010/7128
KARAR TARİHİ : 25.05.2010

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ihale sonucu davalı …’den 15.9.1994 tarihli kira sözleşmesi ile mülkiyeti dava dışı Hazineye ait taşınmazı kiraladığını ve kira bedellerini davalıya ödediğini, bu arada davalı ile Milli … Müdürlüğü arasında çıkan ihtilaf sonucu Milli … Müdürlüğünün kiralanan taşınmaz için ecrimisil talep ettiğini, hazine aleyhine bu tahakkukun iptali için İdare Mahkemesinde açtığı davanın reddedildiğini ve talep edilen bu bedeli ödemek zorunda kaldığını belirterek 7.500 YTL ecrimisilin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazın denizden dolgu bir alan olup Belediyenin kullanımına terk edildiğini, taşınmazı usulüne uygun olarak davacıya kiraya verdiklerini, davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacı tarafından ancak kira sözleşmesinin feshi ile kira bedellerini talep edilebileceği, … hazinesine ödenen bedelleri davalıdan talep edemeyeceği açıklanarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dışı … hazinesine ait olan taşınmazın davacıya kiraya verilip teslim edildiği, kira bedellerinin davacı tarafından davalıya ödendiği, bu dönem için hazinenin de davacıdan ecrimisil talebinde bulunduğu, davacının idare mahkemesine bu tahakkukun iptali için dava açtığı ancak reddedilerek kesinleştiği ve davacının maliyece talep edilen ecrimisil bedelini ödediği hususunda uyuşmazlık yoktur.
2010/1035-7128
Borçlar Kanununun 249. ve devamı maddelerinde düzenlenen gerek adi gerekse hasılat kirasına ilişkin sözleşmeler, taraflar açısından şahsi hak doğuran sözleşmelerdir. Bu nedenle, kiralayanın malik olmasına gerek yoktur. Bu noktadan hareketle, kural olarak, kiralayanın kiralananı kullanım amacına uygun biçimde teslim etmesi ve kira süresi zarfında da aynı olguyu devam ettirmesi gerekir. Öte yandan aynı yasanın 253. maddesi uyarınca kiralayan belediye, kiralananın üçüncü bir şahıs tarafından kira sözleşmesinin yapılmasından önce mevcut olan ayni bir hak dolayısıyla tamamen veya kısmen zaptedilmesinden kiracı davacıya karşı sorumludur. Olayda hazine mülkiyet hakkına dayanarak davacının kiracılık hakkı ile bağdaştırılamayan bir iddiada bulunmuştur. Davacı her ne kadar taşınmazı kullanmışsa da bunun karşılığında tapu maliki hazineye karşı sorumlu tutulmuş ve ecrimisil tazminatı ödemiştir. Böylece, davacı-kiracının elinden kiralanan alınmış olmaktadır. Bu durumda davacı, zapt dolayısıyla taraflar arasındaki kira sözleşmesini fesih edebilir. Ödediği kira bedelini geri isteyebilir. Ne var ki davacı bu dava ile kira sözleşmesinin feshini değil, ödediği ecrimisilin tahsilini istemektedir. Davacı, ödediği ecrimisili kira bedellerini aşmamak kaydıyla talep edebilir. Burada davalının borcu sebepsiz iktisaptan değil kira sözleşmesinin feshedilebilir olmasından kaynaklanmaktadır. Davalı Belediyenin sorumluluğu aldığı kira bedelini geçmemek üzere kiracı davacının ödediği ecrimisil parası ile sınırlıdır. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 25.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.